Aşk'ın Diyar-ı Kalp'teki bu seyahatinin, önceden okudüğumuz İran ve Osmanlı mesnevilerinin aksine coğrafyada vuku bulan fizik bir seyahat olmayıp, bilakis ruh ve kalbin kendi dünyasında yaşanmış bir seyir olduğunu, bilmiyorum, yeni baştan hatırlatmaya gerek var mı?
Dolayısıyla bu dil tutumu, insanın kendi derûnunda hissettiği ve duyu organlarının da devre dışı kalmasıyla, sadece ruhi bir hal olarak iclrak edilmiş durumların aktarımı olarak ortaya çıkıyor. Yani Aşk'ın (...) karşılaştığı "ateş denizi" de, "karanlık kış geceleri" de ruh ve kalbin farklı farklı hallerinden başka birşey değil.
Sayfa 107 - Necmettün Türinay