İlim geleneğimizde kırk hadis geleneği önemli bir yer tutar. Kırk hadis öğrenip yaşamanın fazileti ile ilgili olan hadis-i şerif bu alanda sürekli yeni eserler neşredilmesine vesile olmuştur. Kırk hadis geleneğinde en bilinen ve dünya coğrafyasında farklı diller ile neşredilen eser İmam Nevevi’nin kırk hadis
Tasavvuf-hadis ilişkilerini konu edinen çağdaş araştırmalara olumlu yönde katkıda bulunmak amacıyla, biz de önceki yıllarda doktora tez konusu olarak Osmanlı döneminde yaşamış sûfi âlimlerden İsmail Hakkı Bursevî (öl 137/1725)'yi seçtik ve Bursevî'nin hadis konusundaki görüşlerini Sûfilerin Hadis Anlayışı -Bursevî Örneği- adıyla neşrederek okuyucuların istifadesine sunduk. O çalışma sırasında gördük ki, Bursevî'yi yönlendiren, kendisine öncülük eden fikir önderlerinin başında İbn Arabî (Ö.638/1240) gelmektedir. Bursevî'nin referans olarak sık sık İbn Arabi'nin eserlerinden bahsetmesi, kaynak olarak ona başvurması, Bursevî'nin bir adım ötesinde İbn Arabi'nin bulunduğunu gösterdi. Bu düşünce bizi Bursevî'nin savunduğu fikirlerin orijinallerinin İbn Arabi'nin eserlerinde bulunduğu sonucuna götürdü. Dolayısıyla asıl kaynağa müracaat etmek, tasavvuf tarihinin en tartışmalı ismi olan İbn Arabi'nin hadis konusundaki görüş ve düşüncelerini detaylı bir şekilde incelemek kaçınılmaz oldu. Bu gerekçeler bizde asıl kaynağa inerek, tasavvuf-hadis ilişkilerini ilgilendiren önemli noktalan bizzat İbn Arabi'nin eserlerinden takip etmek arzusunu uyandırdı. Çalışmanın periyodu açısından böyle bir teşebbüs, bir bakıma zaruri idi. Ne var ki İbn Arabî'nin eserlerinin yüzlerle ifade edilmesi, bütün eserlerinin çalışmaya dahil edilmesini zorlaştıracağından, bu eserler içinde onun en büyük ve en meşhur eseri el-Fütûhâtü'l-Mekkiyye'sini seçtik. Zira bu eserde İbn Arabi'nin temel görüşleri, en son savunduğu fikirleri vardır. Bu açıdan konuyu el-Fütûhâtü'l-Mekkiyye'de İbn Arabi'nin Hadis Anlayışı olarak belirledik.
Dilin disiplin altına alınması insanın geleceği açısından son derece önem arz eder. Bu bakımdan Efendimiz: " Allah'a ve ahiret gününe inanan,ya hayır söylesin yada sussun " buyurmuştur.
Hayatımdaki şehirlerin kendilerine ait şarkıları vardır, kendisini şarkılarıyla anımsatan, hatırlatan...
Bazı şarkıların şehirleri vardır ya da bazı şehirlerin şarkıları vardır, tezlerini doğrular, benim şehirlerimin şarkıları da...
Sonra, her bir şarkı, flu bir hayalin içinden sıyrılarak akla çakıldığı anı belli belirsiz kıpırtılarla
Değer ölçümüzü kalıplara sığdırmaya değil elbette niyeti ancak sınırsız değerlerimizin nasıl parlatılacağını takvamızın gönlümüze nasıl yerleşeceğini anlatmaya dair..
Bu kitabı ikinci okuyuşum.Pek bir sevdiğim Tanpınar evrenine geri dönüş.Saatler sahiplerinin mizaçlarını alırlar.Sahibinin bu kadar yakınında olup kah kolunda nabzının atışını duyup kah evinin duvarında olan bu hususi eşya ileri veya geri kalabilir.Etrafındaki diğer saatlere ayak uyduramazlar çoğu zaman.Onlara ayar gerekir.İşte size Saatleri