"Şunu kafana sok Ama, yaratmak erkek işidir. Karar vermek erkek işidir. Konuşmak erkek işidir. Senin yerin dinlemek, takip etmek ve gebe kalmak. Bunlar hiç de azımsanacak şeyler değil! Dinleyecek kadınlar olmazsa erkeklerin sözlerini kim duyacak? Senin doğurgan rahmin olmadan benim oğlum nasıl büyüyecek? Önemlisin Ama. Çok önemlisin. Fakat haddini aşma."
Haftanın son günü konusunu okuduğum anda merak ettiğim Damsel kitabını yorumuyla geldim. Sayfa sizi sayısız sizi yanıltmasın çünkü dolu dolu bir kitap sizi bekliyor.
Harding'li Prens Emory babasının ölümünden sonra Kral olabilmesi için ejderhanın ininden prensesini kurtarmalıydı. Prens Emory görev için hazırlıklarını yaptıktan sonra tek başına yola çıkar. Gri dünyaya adım attığında tehlikeli yolculuk başlamıştı. Tek hedefi vardı, Ejderha'yı öldürüp genç kızı gelin yapmak. Hedefine ulaşan Prens, Ejderha'yı öldürmüş genç kızı oradan kurtarmıştı. Yolculukları sırasında kızın hiçbir şey hatırlamadığını anlar ve ona "Ama" ismini verir. Harding'e varan ikili yorucu ve uzun yolculuktan sonra dinlenir. Ama, kraliçe tarafından sevgiyle karşılansada neden bir şey hatırlamadığını merak etmeye başlar. Bazı şeylerin ondan saklandığını fark etmesiyle olaylar farklı ilerlemeye başlar.
Emory kibar, nazik, düşünceli biriyken Ama'nın sorunlarıyla gerçek yüzünü göstermeye başlar. İşte bundan sonra okuduklarımla kitabı elimden bırakamadım. Son sayfada öğrendiğim gerçekler beni şok etti. Kurgusu, ters köşesi ile kitabı çok beğendim. Türü sevenlere tavsiye ederim.