Müslümanlar bilgiyi alırken bir komplekse kapılmadılar. Avrupalılar Müslümanlardan alırken düşmanlarından alma olarak görüyorken, Müslümanlar yunanlılardan bilgiyi alırken onların ateist olduklarını hiç mesele etmediler.
Ne diyorsun be adam?!.. İnsanlık olmuş telef!
Halâ mı namussuzlar yürütüyor gemiyi?
Yerin altı üstünden halâ daha mı iyi?
Tercihe şayan olan, gene mi ehvenișer?
Beşer şaşar, tamam da, bunca dibe mi düşer?!
Bazı şahitler bu olayı şöyle aktarmıșlardır: "Kudüs'ün ve kulelerin düşmesiyle birlikte insanlar çok korkunç insanlık suçlarına şahit olmaya başladı. Bazı müslümanların başları kesilmiş, bazıları ise oklara hedef yapılarak bedenleri delik deşik edilmişti. Yollarda ve evlerde kafalar, eller ve ayaklar birikmişti. Süvariler ve piyadeler cesetlerin üzerinde gidip geliyorlardı. Haçlılar, atlarıyla kan nehirlerine dalıyor, kanlar atlarının eğerine kadar ulașıyordu. Kudüs, cesetlerle dolmuş, kanlarla sulanmıștı."
Meymûne (r. a)'dan rivayet edildiğine göre bir hadiste, "Ey Allah'ın Rasulü bize Kudüs hakkında ne dersin?" Hz. Peygamber (a. s) șöyle buyurdu: Oraya gidip orada namaz kılınız. O da dedi ki: "Rumlar oradayken nasıl olacak?" Peygamber Efendimiz de (s.a.v) șöyle cevap verdi: Eğer gidemezseniz kandillerinin aydınlatılması için oraya yağ gönderiniz.
Hz. Peygamber (s.a.v)'ın bu vasiyetinin Kudüs' ün imar edilmesi ve burayla ilgilenilmesi tavsiyesini de içerdiğini görmekteyiz. Bu sebeple dünyanın her yerindeki müminler Kudüs'e canlarını ve mallarını feda etmekle yükümlüdürler.