Seymaa
Seymaa
@seymaalbakir
'si qua fata sinant'
Research Assistant
Gazi U. - Psychiatric & Mental Health Nursing
Ankara
12 August
755 reader point
Joined on November 2021
Şu anda okuduğu kitaplar
Dan Brown'a saygılarla...
Yine Robert Langdon ve yine macera, tarih, simge bilim ve sanat karışımının mükemmel dahiyane kurgusu...
Öncelikle kitap sadece bir macera kitabı olmaktan öte Masonluk, Opus Dei tarikatı,
İsa Mesih, Magdalalı Meryem ve kutsal kase gibi olaylara büyük yankılar uyandıracak şekilde ışık tutmaktadır.
Kısaca olay örgüsüne değinecek olursak,
Harvard Üniversitesi Simgebilim profesörü Robert Langdon, bir gece Louvre Müzesi müdürü Jacques Sauniere'nin öldürüldüğü haberini alır ve kriptoloji uzmanı ajan Sophie Neveu ile birlikte bu cinayetin perde arkasındaki olayları aydınlatmak üzere Paris ve Londra sokaklarında geçen kovalamacalar içinde, çeşitli tablolar, simgeler ve kelime oyunlarını çözümleyerek yine muhteşem bir gizemin içerisinde bulur kendini.
Dan Brown'dan okuduğum üçüncü kitaptı.
Bana göre her biri diğeriyle kıyaslanamayacak kadar iyi ama bu kitabı seri içinde en çok okunan ve adını duyuran kitaptır.
Okurken o gizemin içine dahil olup aynı zamanda kitapta geçen tablolar ve simgeleri de araştırma fırsatım olduğu için apayrı bir keyifle okudum.
Son olarak herkese ısrarla ama ısrarla
Dan Brown okumayı tavsiye ederim.
Unutulmamalıdır ki,
"Dünyadaki kaosun altında bir düzen vardır..."
Keyifli okumalar...
Hayat niçin bu kadar acımasız, bu kadar kör?
Cengiz Aytmatov'dan okuduğum ikinci kitaptı, Gün Olur Asra Bedel kitabını çok beğenmiştim ama Toprak Ana'yı okumadığım içinmiş... Öncelikle Toprak Ana için acının kitabı diyebiliriz ve acılar ancak bu kadar sarsıcı ve gerçekçi anlatılabilirdi.
Tolgonay ve Aliman... İki güçlü kadın... Yazacağım ama ne yazacağım...
Sadece bir kitap mı okudum yoksa Aytmatov aslında içinde olduğumuz ama bazen yeterince önemini kavrayamadığımız gerçekleri salt acının dünyasından mı gösterdi?
Eser İkinci Dünya Savaşı yıllarında savaşın karanlık ve yıkıcı etkilerinin savaşa gidenler kadar kalanlar üzerindeki etkisini de, hatta esas yıkımın aslında geride kalanlarda olduğunu anlatan bir kurguda geçiyor.
Toprak ve insan ilişkilerini, halkın kültürünü, yaşayış biçimlerini, umudu, çaresizlik içinde geçen umutsuz bekleyişleri, kayıpları, gözyaşlarını harmanlayıp okuyucuya çarpıcı bir dille aktarıyor.
Açıkçası etkisinden kolayca çıkılamayacak, bittiğinde bile o hüznün fazlasıyla hissedilebileceği bir eser.
Keyifli okumalar...
Küçük Tim ölecek ama sen de öleceksin, hem de yalnız. Hayatında hiç sevgi, huzur, mutluluk ve keyif olmadan mı ölmek istiyorsun...
Sanırım son zamanlarda okuduğum en huzur dolu ve dinlendirici kitaptı.
Okurken satırlarda yılbaşı ruhunun o sıcaklığını, güzelliklerini, iyi dileklerini hissediyor ve yılbaşı ruhundan da öte verilmek istenen mesajları görüyorsunuz.
Dickens bu kitabında noelden nefret eden Ebenezer Scrooge karakteri ile ihtiyaç sahibi insanlara yardım etmek odaklı bir noel anlayışı geliştirmiş.
Olaylar Scrooge'nin bir noel arefesinde artık hayatını değiştirecek fantastik bir yolculuğa çıkması sonucu etrafındaki insanlara ve olaylara bakış açısının değişmesi üzerine kurulu.
Kitap baştan sona ütopik bir döngüde geçse de o betimlemeleri okurken oldukça huzur doluyorsunuz. Keyifli okumalar...
Reader Follow Recommendations
Bizim aramızdaki bir mucizeydi, yani benim cümlelerim ve senin gözyaşların, onları bizim iç dünyamızın körlüğünden alıp çıkaran görünmez bir elin içinde ikisi birleşti...
Zweig'in betimlemelerini hep çok sevmişimdir, bazen yüzlerce sayfada bile anlatılamayan şeyleri kısa ve öz bir şekilde yazarak okuyucuya aynı duygu yoğunluğunu hissettirebiliyor ve bu da onu özel kılıyor.
Hayatın Mucizeleri, bu zamana kadar okuduklarım arasında en iyilerinden biriydi, ayrıca yazarın henüz yirmi üç yaşında yazdığı bir kitap olması ve buna rağmen satırların ustalık kokması bu eser için inceleme ve övgüleri oldukça hak ettiğini de gösteriyor.
Kitapta hayatın ve dinin anlamı, tarih, trajedi ve insan ruhunun derinliklerine dair izler bulacaksınız. Gerçekten etkileyici bir eser olmuş, keyifli okumalar...
This text has been automatically translated from Turkish. Show Original
The Glass Mansion is Sabahattin Ali's work, which contains thirteen stories and four tales and concludes by giving subtle messages at the end of the book, specifically for the Glass Mansion, which gives its name to the book but is more than just a tale.
The language is quite simple compared to his other books. It is an ideal book for those who want to have a pleasant read and relax a little.
However, according to his novels, especially
Compared to his magnificent works such as Madonna in a Fur Coat and The Devil Within Us, I found the Glass Pavilion a bit dull.
In every story and tale he told, he taught the troubles of the people as a lesson and enabled you to make inferences. It may not have the same taste as his novels, but still, this is a different genre and it is quite special and beautiful in its own genre.
Enjoyable reading...
