. . .
ŞİİR-MİİR
K/aralamalar
(Not: Mükerrer kayıtlar, sâir hata ve düzenlemeler bir ara yapılacaktır inşallah, diyelim... Bu hususta okurlardan özür dileriz...)
Muh-te-şem!
Bir masal havasında başlayan öykü, birbirinden güzel metaforlarla an be an daha da ilgi çekici hale gelerek ters köşe bir sonla bitiyor.
Öyküye baktığımızda daha önceleri felsefeyle ilgilenmiş ancak vicdanını servete satmış bir adam olan Peter Schlemıh, günün birinde fakir bir halde yeni geldiği şehirde kardeşinden mektup getirdiği
bir sır daha var, çözdüklerimizden başka!
bir ışık daha var, bu ışıklardan başka.
hiçbir yaptığınla yetinme, geç öteye:
bir şey daha var bütün yaptıklarından başka
niceleri geldi , neler istediler,
sonunda dunyayi bırakip gittiler.
sen hic gitmeyecek gibisin, degil mi?
o gidenler de hep senin gibiydiler..
geçmis günü beyhude yere yâd etme,
bir
” Bana aşk ,para ,inanç ,şöhret ,adalet yerine gerçeği verin."
Henry David Thoreau
Gerçekliğe Düşler Üzerinden Ulaşmak.
Kitabı anlayabilmek için yazarı, yazarı anlayabilmek için dönemin Sovyetler Birliği devletinin Totaliter rejimini yani Stalin Rejimini tanımak gerekiyor.
Rusya’da 1917 yılında Bolşevik devrimi sonrasında Lenin öldükten
Onunuzdan dokuzunun başına hainlik yapmanıza yol açacak bir seçim gelecektir ve bu başınıza geldiğinde pek de rengini belli etmeyecektir. Ortada kötülüğü aşikâr adamlar, açık bir tehdit ya da rüşvet kesinlikle olmayacaktır. İpucu size, henüz tanımaya başladığınız ve tanımaya devam etmeyi umduğunuz bir adam ya da kadının dudakları arasından -tam da
Tanrı’ya hizmet arzusu olmuş muydu içimde hiç?
...
Kirlendi gitti, insanca şöhret arzusuyla örtüldü üzeri. Evet, benim gibi şöhret uğruna yaşayanlar için Tanrı yoktur.
Onu arayacağım.
Men arefe nefsehü:kim nefsini bilirse
Arefe Rabbehu: Rabbini bilir,
Hadisinin tezahürü ene; ben ismini taşıyor kitap.
İlk başlarken yazar kendiniövüp duruyor gibi geldi. Sanırım bu da kitabın kurgusu içinde.
Kuranda Nefsin mertebeleri sayılır ki bu yolda Bursa da gorevli müftü ve Kadı Mahmut un Hocası olacak Üftade hazretleri nezaretinde,
Ilım, makam, mal, şöhret, şeytan dışında insan için tehlikeli "nefs" eğitimi almaya başlar.
Ki ilk ders :kadilik görevini birakma ve omzunda bir sırıga dizili ciğerleri pazarda satma görevi. nefse ne kadar ağır bir ceza.
Herkes yapamaz.
Yapan da nefsini bir şekilde yenmiş oluyor ismi ile yaptıkları ile yaşadığı dönemde padisahlara hocalık yapıyor ve Aziz Mahmut Hüdayi oluyor Rahimehullah
Allah rahmet eylesin Üftade hazretlerine ve Aziz Mahmut Hüdayi hocalarımıza.
Gel gelelim mesele ortak . İnsan varsa o insanda nefis vardır
Nefisle mücadele, nefisi tanıma, nefsi terbiye, riyazet vb konuları her insan bilmelidir ki Rabbine gidecek yolu Kuran ve Hadis çizgisinde hocalarımızın tecrübeleri ve uyarıları ile bulabilsin ves selam.
İnsan hiç değişmiyor geçmişte de gelecekte de...
İnsan yine aynı insan.. teknoloji gelişse de yoksulluk çekse de.. Sabahattin Ali'nin bu eseri beni en çok irade konusunda etkiledi. Evet aciz insan gücü zenginlikte, şöhrette, sahte sevgi ve saygılarda gizli sanıyor.. sanıyoruz belki de.. yıllarca bize bu yaşantı şekli empoze edilmeye çalışıldı. Daha kim olduğunu bilmediğimiz insanlara çok güzel çamur atıyoruz. Çünkü şöhret sahibi değil kendisi ya da cebinde yüklü miktarlar olmadığı için... Velhasıl Sabahattin Ali'nin de dediği gibi içimizdeki şeytan yani nefsimiz tembellik istiyor, rahatlık istiyor irademizi eline geçiriyor her canını istediğini yaptırmak istiyor bize. Yaşantının da bize öğrettiği gibi oysa insan bu hayatta çalışarak, çabalayarak insan oluyor, başarıya, mutluluğa, huzura ulaşıyor..
Eser inanılmaz güzel tasvirlerle o buhranı bizzat içimizde yaşatmış.. Herkesin bu buhranı yaşaması belki yeniden hayatımıza yön vermekte önemli rol oynar diye düşünüyorum. Herkese okumayı tavsiye ediyorum..
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019170,6bin okunma
Nazım Hikmet. Kendisi hakkında ne güzel bir şarkı sözü var: "Nazım Hikmet memleket, memleket Nazım Hikmet" diye. Büyük solcu, sosyalist hatta komünist. Memlekette rahat yüzü göremeyeceğini anlayınca eşi ve çocuğunu da bırakıp Rusya'ya kaçan büyük şair, üstat.
Hakkında ne de övgü dolu duygularımız var. Yazdığı şiirlerle mest olur
Martin Eden
Yarı-otobiyografik roman türünde bir başyapıt.
Martin Eden KİMDİR?
Basit ifadesiyle; Kaba saba bir denizcinin sevdiği kıza duyduğu aşkı için giriştiği rafine bir yazarlığa uzanan bir yontulma hikayesi. Ancak bu basit ifade yeterli kalmayacaktır. Lakin kaba-saba konuşan/davranan sınıfına has bir
Tasavvufun İlkeleri
Tasavvuf yolunu tutan ve tarikata girenler diğer müslümanları küçümseyemezler. Zira kibir haram, tevazu farzdır. Tasavvuf yolu ince bir yoldur ve bu yolda ehliyetli, kâmil bir rehbere ihtiyaç vardır. Her şey erbabından öğrenilirse doğru öğrenilmiş olur. Tasavvuf ince ve uzun olduğu kadar zor ve tehlikeli bir yoldur. Çok kârlı olan bir işin riski de çoktur. Onun için bu yola giren kimse, şeytan, nefis, benlik, şöhret, menfaat gibi tehlikelerin ve yalancı cazibenin çok olduğu bu yolda gayet ihtiyatlı ve son derece dikkatli olmalıdır. Derecesi ne kadar yüksek olursa olsun bir veli günah işleyebilir. Peygamberlerden başkası günahsız değildir. Ancak günah işleyen veliler günahta ısrar etmezler, ederlerse veli sıfatını kaybederler. Fâsık ve fâcir (günahkâr) bir kişi özel anlamda veli, yani Hak dostu olamaz. Dinin açık hükümlerine, emir ve yasaklarına bağlı olmak esastır. Bu olmadan tasavvuf da olmaz.