Müzik zamanın akışına kendine özgü ve canlı ölçümleri ile canlılık, ruh ve değer katar. Müzik, zamanı ve bizi uyandırır ve bu bağlamda ahlaksaldır. Sanat da uyandırdığı sürece ahlaksaldır ama ya tersini yapıyorsa? Bizi uyuşturuyor, uyutuyor ve tüm hareketliliğimizi ve ilerlememizi baltalıyorsa? Müzik de bunu yapabilir. Şeytani bir etki beyler. Uyuşturucular şeytan işidir çünkü durgunlaştırırlar, hareketsizleştirirler ve kölelere özgü bir durağanlığa neden olurlar. Müzikte, kuşku uyandıracak bir şeyler var, beyler. Müziğin ikili anlamı olduğunda ısrar ediyorum.
Sayfa 146
Yaratmaktan sarhoş, yarattığı kadar eksilmekten mutlu.
“Önemli olan, Tanrı’nın bir enstrüman yaratmış olmasıdır. İnsan denen bir enstrüman. Ancak yarattığı müzik enstrümanım çalamayan bir usta gibi, Tanrı da insandan doğru sesi çıkaramamıştır. Bu yüzden Tanrı hariç bütün güçler insanı çalmış ve özellikle de şeytan en güzel melodilerini onunla bestelemiştir. Ne bakire anneler ne de Sami ırktan gelen peygamberler mucizedir. Mucize, Tanrı’nın elini koparıp dünyaya fırlatması ve sonra da ondan geri dönmesini beklemesidir. Ancak elin, önce bir el olduğunu anlaması sonra da Tanrı’ya ait olduğunu fark etmesi gerekir. Mucize, elin ait olduğu bedene dönüşüdür.”
Doğan kitap
Reklam
267 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Kitabımızın baş karakteri olan Ömer felsefe öğrencisi arkadaş çevresi işe yaramaz kişilerle doludur. Sürekli etraftan borç para isteyen, günü kurtarmaya çalışan yalancı tiplerdir. Ömerin vapurda Macide'yi görmesiyle aşk hikâyemiz başlar. Ömerin aşık olduğu Macide karakteri ise müzik konusunda oldukça yetenekli bir kız. Birbirlerini tam tanımadan evlenmeleri, Ömer'in çektiği maddi sıkıntılar aynı zamanda ev geçindirme derdiyle içindeki Şeytana uyup hırsızlık yapması,Macide'nin lise yıllarında hayran olduğu piyano ögretmeninin tekrar hayatlarına girmesi ile de aralarına giren derin bir uçurum giriyor. Macide'nin ruhunda asla iyileşmeyen yaralar, Ömer'in içinde hesaplaşmaları öyle güzel aktarılıyor ki hepsini derinden hissediyorsunuz. Ömer, bedenen güçlü ama zihnen zayıf bir karakter. Ömer, yaşı geçtiği halde iradesi olmayan ve kendini "İçindeki Şeytan'a" bırakmış bir adam. Kendisi ile çevresindekileri de bu hayata mahkum etmiş biri. Bazen yaptığımız şeylerin sonuçlarını kabullenmek istemediğimizde suçlayacağımız bir şey olsun isteriz. Yanlış bir tarafımıza denk geldiği, içimizde bir şeylerin bizi buna ittiği gibi düşüncelere kendimizi inandırır ve şeytan dediğimiz o varlığa atarız suçu. Sabahattin Ali bu kitapta bunun üzerinde duruyor "Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması… İçimizdeki şeytan, pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu. İçimizde şeytan yok; içimizde aciz var, tembellik var"
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · İş Bankası Kültür Yayınları · 2021170,8bin okunma
İnsanının bilgi seviyesini azlığı nedeniyle olan yorumlama eksikliği ve hataları sonucu, insan resmi çizme ve heykel yapma sanatlarının yasaklanmış olması ve halen bu düşüncede olan kişilerin varlığı oldukça üzüntü vericidir. Müzik ve nağmeli sesleri alıp insan ruhuna duygusal etki oluşturmak üzere hizmet etmek için yaratılmış olan müzik merkezindeki sinir hücrelerinin bu görevlerini ve insan ruhuna olacak etkilerini esirgememek, aynı zamanda yaratılışa uygun davranmak demektir. Çünkü müzik merkezinin insan beyninde olmasındaki amaç ve hikmet, kişinin duygusal yönünün gelişmesinde bir araç olarak kullanılması ve kişinin duygu yapısının, dolayısıyla olumluluğunun gelişmesine katkı sağlanmasıdır. Tersine, insanı bu duygudan mahrum bırakmak ise Şeytan taraftarlığına hizmet etmek demektir. Çünkü Şeytan'ın insanı Allah'a yakınlaştırmamak için kullandığı yöntemlerden biri de kişinin duygusuzluğu, katı oluşu ve merhametsizliğidir. Müzik ile ilgili sinir hücreleri gibi ayrıca resim ve heykel gibi güzel sanatlarla ilgili sinir hücreleri, uyarıldıklarında hemen duygusal beyni de uyarır ve kişinin huzur ve rahatlık duygusu hissetmesini sağlarlar. Dolayısıyla "Müzik ruhun gıdasıdır" deyimi bizce eksiktir ve bu deyimin "Müzik gibi güzel sanatların her türlüsü ruhun gıdasıdır" şeklinde olması daha doğru olacaktır.
Sayfa 41
·
Puan vermedi
Suskunlar
Suskunlar
Suskunlar
İhsan Oktay Anar'ın okuduğum üçüncü kitabı oldu Suskunlar. Okuduğum her kitabında bu kadar ayrıntıyı nasıl bildiğine şaşırdığım bir yazar İhsan Oktay. Ege Üniversitesi Felsefe Bölümünde öğretim üyeliği yapmış, edebiyatımızın önemli postmodern yazarlarından biri. Puslu Kıtalar Atlası, Efrasiyab'ın Hikayeleri, Galiz Kahraman,
Suskunlar
Suskunlarİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınevi · 20219,4bin okunma
331 syf.
·
Puan vermedi
Körlük= Alışmak! Eser Distopik bir eserdir. Bu eserlerde alt metin önemlidir. Okuyucuya verilmek istenen mesaj, tema çok farklıdır. Bu dispotik romanlar toplumda hızla değişen düzenin bozulması sonucunda ortaya çıkan olayların kötümser yansımalarından doğar. İnsan doğasında var olduğu düşünülen kötülüğün otoriteyi nasıl etkilediği ve bu otoritenin
Körlük
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022103,4bin okunma
Reklam
önemli olan, tanrı'nın bir enstrüman yaratmış olmasıdır. insan denen bir enstrüman. ancak yarattığı müzik enstrümanını çalamayan bir usta gibi, tanrı da insandan doğru sesi çıkaramamıştır. bu yüzden tanrı hariç bütün güçler insanı çalmış ve özellikle de şeytan en güzel melodilerini onunla bestelemiştir.
Önemli olan, Tanrı’nın bir enstrüman yaratmış olmasıdır. İnsan denen bir enstrüman. Ancak yarattığı müzik enstrümanını çalamayan bir usta gibi, Tanrı da insandan doğru sesi çıkaramamıştır. Bu yüzden Tanrı hariç bütün güçler insanı çalmış ve özellikle de şeytan en güzel melodilerini onunla bestelemiştir.
"Sen bir sestin ama şimdi kâğıt üzerinde bir müzik notası oldun... Hayır daha da kötü, çok daha kötü ve hiçbir karşılaştırma sana dibini henüz görmediğim o korkunç uçurumu anlatamaz. Yoksa bu uçurumun hiç dibi yok mu?"
İslam dinine daha çok yaklaşmak için; 1-Getirdiğin Kelime-i şehadeti (anlamlandırarak, tastik etmek. 2-İman ve İslam konularını ilim ile öğrenmek.(hükümleri,bizden istenilen tüm her şey.) 3-Hadisi Şerifleri okumak ve hayata geçirmek. 4-İslamiyetin yanlış bulduğu şeyleri terk etmek.(müzik,resim,kötü arkadaşlık..) bunları terk etmeden devamlılık sağlayamaz, şeytanın vesvesi ve imanın arasında git gel yaşanılır. 5-İlim ile öğrenilen hükümleri elden geldiğince amel etmeye çalışmak. 6-Her an Allah’ın bizi gözetlediğini unutmamak, yazıcı meleklerin sürekli yanımızda olduğunu unutmamak. 7-Tüm bu maddelerin harfi harfi öğretildiği mescidlerde bulunmak, bir hocanın dizinin dibinde yetişmek. 8-Evvela huşuyu değil, ilim ve amel ile ihlasa ulaşmayı talep etmek,(şeytan burdan kandırıyor,huşu ile kılamıyorsun,yapamıyorsun bırak gibi..) bizden istenileni harfiyen yerine getirirsek biiznillah ihlasta huşu da gelir. 9-Bunların hepsi sevgi ile olduğunu ama bazenleri zor gelip o tür durumlarda sabır ile devam ettirmek. 10-Muhabbeti ve sevgiyi daim tutmak için zikir, salavat,Kur’an Kerim Tilaveti gibi ruhu beslemek. 11-Anne ve baba duası,hocaların duası ve Allah’ın sevdiği kullarının dualarını almak, almaya çalışmak, içten etmeleri için de onların gönlünü hoş etmek. 12-Tüm bunların boşa gitmeyeceğini, ebedi cennetin bil hassa Allah’ın rızasını kazanacağımızı, Resulullah’ın(sav) sevgisini kazanabileceğimizi unutmamak. 13-Ve Ölümü,Azrail (as) her an gelebileceğini unutmamak.
Reklam
"Önemli olan, Tanrı'nın bir enstrüman yaratmış olmasıdır. İnsan denen bir enstrüman. Ancak yarattığı müzik enstrümanını çalamayan bir usta gibi, Tanrı da insandan doğru sesi çıkaramamıştır. Bu yüzden Tanrı hariç bütün güçler insanı çalmış ve özellikle de şeytan en güzel melodilerini onunla bestelemiştir."
Önemli olan, Tanrı’nın bir enstrüman yaratmış olmasıdır. İnsan denen bir enstrüman. Ancak yarattığı müzik enstrümanını çalamayan bir usta gibi, Tanrı da insandan doğru sesi çıkaramamıştır. Bu yüzden Tanrı hariç bütün güçler insanı çalmış ve özellikle de şeytan en güzel melodilerini onunla bestelemiştir. Ne bakire anneler ne de Sami ırktan gelen peygamberler mucizedir. Mucize, Tanrı’nın elini koparıp dünyaya fırlatması ve sonra da ondan geri dönmesini beklemesidir. Ancak elin, önce bir el olduğunu anlaması sonra da Tanrı’ya ait olduğunu fark etmesi gerekir. Mucize, elin ait olduğu bedene dönüşüdür.
Sayfa 100Kitabı okudu
Dünyada sadece keman ve diğer müzik aletleri olsaydı ben nasıl insan öldürebilirdim?
Sayfa 183Kitabı okudu
“önemli olan, tanrı’nın bir enstrüman yaratmış olmasıdır. insan denen bir enstrüman. ancak yarattığı müzik enstrümanını çalamayan bir usta gibi, tanrı da insandan doğru sesi çıkaramamıştır. bu yüzden tanrı hariç bütün güçler insanı çalmış ve özellikle de şeytan en güzel melodilerini onunla bestelemiştir.”
"Önemli olan, Tanrı'nın bir enstrüman yaratmış olmasıdır. İnsan denen bir enstrüman. Ancak yarattığı müzik enstrümanını çalamayan bir usta gibi, Tanrı da insandan doğru sesi çıkaramamıştır. Bu yüzden, Tanrı hariç bütün güçler insanı çalmış ve özellikle de şeytan en güzel melodilerini onunla bestelemiştir."
Resim