MACBETH
.....
WİLLİAM SHAKESPEARE
.....
Yaklaşık 2000 satırlık olan bu oyun Shakespeare'in trajedilerinden arasında en kısa olanıdır. Oyunun ilk temsili 7 Ağustos 1606 da sarayda, Kral 1.James ve konuk Danimarka Kralı 4.Christian huzurunda yapıldığı sanılıyor.
Kral 1.James aynı zamanda İskoçya kralıydı. Bu bakımdan Macbeth adlı oyun onun
Bunun da ötesinde, sunulan yalnızca para, girişim, oyun ve sorumluluk değildi; hayır, en az bunlar kadar cazip olan bir şey elini şeytanca ona doğru uzatmıştı. Burada söz konusu olan biçim vermekti, yaratmaktı; yüksek bir görev, yaratıcı bir işti bu; binlerce yıldır toprağın kabuğu altında anlamsızca uyuyan madenleri çıkarmak demekti; kayaları oyup içlerine galeriler inşa etmek, sayıları gitgide artan binalarla, fışkıran yollarla, kazıyan makinelerle ve durmaksızın dönen vinçlerle dolu kentler kurmak demekti.
Daha düne kadar sensiz olamam,
Ben senin gölgende varım diyordun.
Sensiz okuyamam ,sensiz yazamam,
Sensiz aklım bile yarım diyordun.
Sen beni en zayıf anımda vurdun.
Şarapla tütünle açtım arayı,
Bir de sen terk ettin bahtı karayı,
Bu his için, bu karmaşa için
İsim arıyor, bulamıyorsam,
Sonra dolaşıyorsam bütün dünyayı duygularımla,
En yüce sözcüklerin tümüne uzanıyorsam
Ve bu ateşe, beni yakan,
Ona sonsuz, ebedi diyorsam,
Şeytanca bir oyun mudur bu yalancıktan?
Nihayet 517 sayfa olan kitapçık bitmiş bulunuyor .. kitapçık diyorum çünkü gerçekten muazzam kurgusuyla soluksuz cabucak bıten bır kıtap oldugu ıcın.. 517 sayfa olup da hıphızlı bitecek ender kitaplardan..
şimdi kurgu demişken yazarın hayal gücünü kusursuz olarak kitaba aktarımı ve birden o kadar entrika içinde neler olacak merakınızın sürekli
“Bunun da ötesinde, sunulan yalnızca para, girişim, oyun ve sorumluluk değildi; hayır, en az bunlar kadar cazip olan bir şey elini şeytanca ona doğru uzatmıştı. Burada söz konusu olan biçim vermekti, yaratmaktı; yüksek bir görev, yaratıcı bir işti bu; binlerce yıldır toprağın kabuğu altında anlamsızca uyuyan madenleri çıkarmak demekti; kayaları oyun içlerine galeriler inşa etmek, sayıları gitgide artan binalarla, fışkıran yollarla, kazıyan makinelerle ve durmaksızın dönen vinçlerle dolu kentler kurmak demekti.”