korkunç... :(
Otuz yıl... Camille gibi yaşamının belki de en verimli yıllarını akıl hastanesinde geçiren, geçirmek zorunda kalan başka sanatçılar da vardır şüphesiz. Kardeşi Paul'e yazdığı bir mektupta kendi durumunu yine en iyi o ifade eder: "Akıl hastanesi! Evim diyebileceğim bir yere sahip olma hakkım bile yok! Onların keyfine kalmış işim! Bu, kadının sömürülmesi, sanatçının ölesiye ezilmesi... Mahsus kaçırdılar beni, onlara tıkıldığım yerde fikir vereyim diye; yaratıcılıklarının ne kadar sınırlı olduğunu biliyorlar çünkü. Kurtların kemirdiği bir lahana gibiyim şimdi, yeni filizlenen her yaprağımı büyük bir oburlukla mideye indiriyorlar... Bilmiyorum, kaç yıl oldu buraya kapatılalı, ama tüm hayatım boyunca ürettiğim eserlere sahip çıktıktan sonra şimdi de kendilerinin hak ettikleri hapishane hayatını bana yaşatıyorlar... Bütün bunlar Rodin'in şeytani başının altından çıkıyor. Kafasında bir tek düşünce vardı zaten; kendisi öldükten sonra benim sanatçı olarak atılım yapıp onu aşmam; bunu engellemek için de, yaşarken olduğu gibi ölümünden sonra da ben hep mutsuz kalmalıydım... Her bakımdan başarıya ulaştı işte! Bu... Bu esaretten çok sıkılıyorum... Villeneuve'e hiç dönemeyecek miyim, Paul?"
Sayfa 616Kitabı okudu
190 syf.
10/10 puan verdi
·
9 saatte okudu
BİR İNSANLIK TRAJEDİSİ: KRAL LEAR
Kaynaklar: Monmouthlu Geoffrey'in İngiliz Krallarının Tarihi adlı eseri. (12. yüzyıl) Raphael Holinshed'in Chronicles of England, Scotland, and Ireland adlı eseri. (1587) Oyun, Lear'in topraklarını kızları arasında paylaşması ile başlar. Lear, kızlarından kendisini ne kadar sevdiklerini söylemelerini ister; Kralın büyük kızı Goneril ve ortanca
Kral Lear
Kral LearWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20098,2bin okunma
Reklam
İşte görüyoruz ki aramızda hiç melek yok. Bu dünya, şeytanı utandıracak azgınlar, ahlaksızlarla dolu…
Bu dünya, şeytanı utandıracak azgınlar, ahlaksızlarla dolu...
Sayfa 137 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Kitabın en vurucu pasajı idi
Otuz yıl... Camille gibi yaşamının belki de en verimli yıllarını akıl hastanesinde geçiren, geçirmek zorunda kalan başka sanatçılar da vardır şüphesiz. Kardeşi Paul'e yazdığı bir mektupta kendi durumunu yine en iyi o ifade eder: "Akıl hastanesi! Evim diyebileceğim bir yere sahip olma hakkım bile yok! Onların keyfine kalmış işim! Bu, kadının sömürülmesi, sanatçının ölesiye ezilmesi.. Mahsus kaçırdılar beni, onlara tıkıldığım yerde fikir vereyim diye; yaratıcılıklarının ne kadar sınırlı olduğunu biliyorlar çünkü. Kurtların kemirdiği bir lahana gibiyim şimdi, yeni filizlenen her yaprağımı büyük bir oburlukla mideye indiriyorlar. Bilmiyorum, kaç yıl oldu buraya kapatılalı, ama tüm hayatım boyunca ürettiğim eserlere sahip çıktıktan sonra şimdi de kendilerinin hak ettikleri hapishane hayatını bana yaşatıyorlar... Bütün bunlar Rodin'in şeytani başının altından çıkıyor. Kafasında bir tek düşünce vardı zaten; kendisi öldükten sonra benim sanatçı olarak atılım yapıp onu aşmam; bunu engellemek için de, yaşarken olduğu gibi ölümünden sonra da ben hep mutsuz kalmalıydım. Her bakımdan başarıya ulaştı işte! Bu... Bu esaretten çok sıkılıyorum. Villeneuve'e hiç dönemeyecek miyim, Paul?"
Sayfa 617Kitabı okudu
Bizim yobaz hocanın tarifine göre ilham iki türlü olurmuş: Ya rahmani ya şeytani... Biz çoktandır iblise uyduk. Şeytan herkesin zannettiği kadar hain bir aldatıcı değildir. Yalnız yaratılışa, âlemin idare biçimine karşıdır. Tanrı'ya karşı bu kuvveti nereden buluyor? Bu muhalefet Cenab-ı Hakk'a hoş görünüyor olmalı ki birtakım safdilleri kandırmasına müsaade ediyor. Eğer şeytan bu muhalefeti İttihat ve Terakki'ye karşı etmiş olsaydı şimdiye kadar belasını bulurdu.
Sayfa 124 - Son cümle :) :))))Kitabı okudu
Reklam
99 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.