Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bu işin mantığı nerde bebeğim??
Yalnızlıktan ve can sıkıntısından patlayan bir Kesin Doğru olmaktansa, tutarsız ama Neşeli bir Yanlış olmayı tercih ederdim.
Reklam
Keşke..
Bazı şeyleri unutmak mümkün değildir. Ama hatırlamamaya çalışmak.. işte bu hayatta erken kazanılması gereken iyi bir meziyettir.
Gerçekleri hep çok iyi saklarız - kimse merak etmesin. Sırlarımızı ise ele vermeyi işte bu yüzden göze alabiliriz. Yine de itiraf etmek için seçilen sırlar, büyük bir aşkın küçük afrodizyaklarıdır. Midede tutulan küçük yalanlar ise zehirleri. Üstelik her kendini suçlu hissedenin aynı zamanda pişman olması gerekmez. İyi işlenmiş bir günah suçluluk getirir ama pişmanlık asla.
* * * İnsan yalanını itiraf ederken bile düzinelerle yalan söyler. Detaylar yumuşatılır, sahneler değiştirilir, figüranlar gizlenir. Büyük ve asıl yalan hep ayrıntılarda gizlidir. Ve hiçbir zaman, en içten itiraflarda dahi ortaya çıkmasına izin verilmez. Kimse ama hiç kimse gerçeğin tamamına katlanamaz - içimizdeki en mert ve en cesur olanlarımız dahil. * * *
Bu abimiz yürek yemiş :))
Gerçekten aşık olamayanlar ve hiçbir zaman olamayacaklar aşkın tüm sorumluluğunu sadakat sanırlar. Ne büyük yanılgı! Aşkta oysa bir tek sorumluluk vardır. Aşk. Sadakat, saygı, ihanet, iffet... bütün bunlar o sorumluluğun biraz daha sürdürülmesine yarayan oyunlardır.
Reklam
İhanetler acıtırlar çünkü, kişiliğimize ve kendimizce biçtiğimiz sahte kıymetimize hakarettirler. Bir güzel uykudan hoyratça uyandırırlar bizi. İşte tam da bu yüzden, ihanetler kendimize daha gerçekçi bir değer biçmemiz için çok kısmetli anlardır. Ama ne gam! Herkes yalanların ve şişirilmiş egoların bir an önce geri gelmesini ister ve ihanet acısının bütün hıncıyla bu sefer kendisi için bir pay kapmak hevesiyle balıklama atlar çapkınlık pazarına.
Yetmedi kaldırıp duvara çarpsaydın bir de :))
Kıskançlığımızın temelinde en derininde narsisizm ve bencillikten başka bir şey yoktur. “Benim ona sahip olduğum şeylerle ve aynı ayrıntılarla bir başkası da ona kolaylıkla sahip olabiliyorsa, benim ne ayrıcalığım kalır ki?” Hiç, evet, hiç. Sen de öbürleri gibisin. Tıpa tıp aynı. Hiçbir üstün tarafın, hiçbir özel kıymetin yok.
Tespitin böylesi :))
Kadınların en çekici yaşları otuz beş-kırk beş arasıdır. Çünkü bu yaşlarda koca ile ilgili hiç bir endişeleri yoktur. Ya koca aramamaktadır, ya kocasıyla mutludur, ya da kocasından bıkmıştır.
Onlar ben, keyfim ve kahyasıdır :D
“Beni ben diye göstermeden bir başkasını ben diye sattığım zaman sevilen ben “ben” değilim ki - bir başkası yine.”
Reklam
Demek ki zaruret ve kısmet olmasa çabalamaktan resmen ölürmüşüz.
Hayatımızın yüzde elli hissesi kısmetin elindedir; yüzde kırk dokuzu zaruretin; yüzde biri ise çabanın. * * * Zaruret ve kısmetle pazarlık yapılmaz. Çaba ise yüzde bir hissesine bakmaz - anasının nikâhını ister. Düş kırıklıklarımızın yegâne sebebi ise, çabanın hissesini daha yüksek sanmamızdır.
Şeytanın arka bacağı yengem geldi aklıma :))
O kadar ciddiye alarak oynamalısın ki bu oyunu, her şeyin palavra olduğunu bildiğini kimse sezmesin.
Sen bir soru değilsin artık. Soruların en büyüğü mü hayır. Sen artık bir soru bile değilsin. Bambaşka sorulara verilmiş alelade bir cevapsın sen. Onun bunun bahanesisin.
Vakit nakit değildir. Öyle olsaydı çarşıda, pazarda satılırdı. Ama nakit zamandır. Kazandığımız ve harcadığımız her liranın arkasında, onun uğrunda harcanılan hayatımız vardır. Çarşıdaki her mal ve pazardaki her hizmetin temel ölçüsü, o mal ve hizmet yaratılırken harcanan yaşam süreleridir. Nakit, o yaşam sürelerine biçtiğimiz değerdir. Ve her şey böyle ölçülünce hayat denilen mucize ne kadar ucuza gider Yarabbi!
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.