Gönül gözüm kapalı
Bilerek sana yazılıyorum
A penceresi aralı
Her yerine bayılıyorum
Yavrum baban nereli
Nereden bu kaşın, gözün temeli
Sana neler demeli
Ay seni çıtır çıtır yemeli
Anam, babam aman
Kaçın kurası bu
Ne baş belası bu
Gönül kirası bu, ah
Aman, bize nasip olur inşallah
Boyuna da, posuna da bin maşallah
Senden gelecek cefalara, nazlara
Sözlere, sazlara eyvallah
Soğuk bir yazı olacak, daha ilk cümleden belirtmek isterim. Kitabı okuduktan sonra sıcağı sıcağına yazsaydım, çok daha soğuk bir yazı olabilirdi, olacaktı da. Lâkin birtakım cenaze durumları ve lokanta işlerinden bir türlü fırsat bulamadım. Fırsat bulduğum ilk gün yani bugün, fakültemin açıldığı bugün yazmak istedim.
Kitabı daha önce görmüştüm
…Daha doğrusu okunamaz. Kur’an, satırlardan sadırlara maharetle süzülen muhteşem kitap buna izin vermez çünkü… Diyelim evde, işyerinde, yolculukta, “Biraz sohbet edelim onunla, ağzımızın/ruhumuzun tadı yerine gelsin” deyip açtınız Kelam-ı Kadim’in kapağını… Bir de bakarsınız artık okumaya başladığınız o mekânda değilsiniz. Sanki bir zaman