Gabriel Garcia Marquez'in Kırmızı Pazartesi'sindeki gibi, katili ve kurbanı herkes biliyordu, ölümün yaklaşan soluğunu herkes duyuyordu, ama kimse bir şey yapmıyordu işlenecek cinayeti önlemek için. Yapamıyordu, zira bütün sesleri kısmıştı postalın hilafeti. Muhtemelen, kendine verilen bu zorlu göreve ölüm için bile için için isyan etmişti, etmişti ama ağzını açıp da bir sey diyememişti. Elden gelen tek şey, kederinde kaybolmak ve daima hatırlamaktı o masum gözleri. Sonradan, gönlümden geçenleri bilirmiş gibi, Aysel Gürel, Sezen Aksu ve Onno Tunç fotoğrafın ardından şöyle sesleneceklerdi:
aman aman yandım aman
kurşun gibi izler
son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda
Fotoğrafın yaşlanmaya vakit bulamamış, hep çocuk kalacak sahibini hiç unutmadım. Yaşı on yedi, adı Erdal Eren'di.