“Ya Aliman ve Kasım’ın neleri olmuştu ki?Neleri olacaksa gelecekte olacaktı.Onların hayatları gelecekte,tamamen hayallerinde idi.Savaşın keskin baltası kendilerini de yıkmıştı,umutlarını da.”
“Gerçek mutluluk yavaş yavaş,azar azar gelir ve bu bizim hayata bakış açımızla,çevremizle,çevremizdekilere karşı davranışımızla doğrudan doğruya ilgili ve orantılıdır.Mutluluk,birbirini tamamlayan ufak tefek şeylerin birikmesinden doğuyor.”
“Bilmiyorum ama yaptılar.Daha önce de yaptılar,bu gece de yaptılar,yine yapacaklar ve yaptıkları zaman…Öyle görünüyor ki yalnızca çocuklar ağlayacak.İyi geceler.”
“Bir günde tam kırk dört kere günbatımını izledim.”demiştin bana.
Hemen ardından da eklemiştin:
“Biliyor musun…insan çok üzgün olduğunda günbatımını izlemeyi daha çok seviyor.”
Bunun üzerine sordum:
“O günbatımını kırk dört kez izlediğin gün çok mu üzgündün?”
Ancak Küçük Prens yanıt vermedi.
“Onunla ilgili bir gerçeği görmeni istiyordum,gerçek cesaretin ne olduğunu görmeni istiyordum,gerçek cesaretin eli tüfekli bir ilgisi olmadığını.Daha başlamadan yenildiğini bile bile başlamak ve her ne pahasına olursa olsun sonuna kadar devam etmek olduğunu.Nadiren de olsa bazen kazanırsın.”