Bu romanın içinde kırk meselle birlikte Asr-ı saadet zamanına, peygamberimizin evine misafir olup Hz. Fatıma ve Hz. Ali'nin evliliğini, yaşantısını, birbirine ve müminlere bağlılığını anlatan okuması çok keyifli bir kitap. Ara ara gülümseten, bazen hüzünlenip ağlatan, bilgilerinizi tazeleyip sizi bazı konularda düşündüren kısımları ile okuyan herkese faydalı olacağını düşünüyorum.
"Bu şiir çöl yolcusuna öğüttür. Güneş ve gündüz; Fahr-i Kâinat, Seyyidel Mürselin Hz. Muhammed (sav) Efendimizin rumuzudur. Güneşten sonra Ay doğacaktır. Kamer ise Emirel Mü'minin keremallahü veche Hz. Ali'dir. Ay battıktan sonra doğan Güzeller Güzeli Zühre yıldızı da Azra-i Betül, Zekiye-i Merziye, Hz. Fatıma Zehra'dır. Zühre yıldızından sonra ise Sitare-i Fırkateyn doğar. Fırkateyn yıldızlarıysa Reyhan-ı Cennet, İzzet-i Haseneyn, Şimal ve Cenup Kutupları Hz. Hasen ile Hz. Hüseyn'i temsil eder... Bunlar arka arkaya doğarak, çöl yolcusuna rehber olurlar. Böylece gece, seher vaktine kavuşur, Güneş yeniden doğar ve çöl yolcusu hiçbir zaman yalnız kalmaz, yolunu kaybetmez... Çöl yolcusu gibiyiz hepimiz hayatta, rehberlerimiz ise yollarımızı aydınlatmaktadır, der bu şiir..."