Bir kadının depresyonlarının, can sıkıntılarının ve sayıklamalı kafa karışıklıkların çoğu; yeniliğin, şevkin ve yaratıcılığının kısıtlandığı yada yasaklandığı son derece sınırlı bir ruhsal yaşamdan kaynaklanır.
İçimizden hangimiz kendisi için iyi seçimler yapma içgüdüsünü yitiren ve bu nedenle marjinal bir hayatı ya da daha kötüsünü yaşamak zorunda kalan en az bir tane aşık kadın tanımaz? Belki de o kadın bizzat sizsiniz.
Çocuklarını istismar eden ana babalara yalnızca "katı" denildiği; iliklerine kadar sömürülen kadınların ruhsal yaralanmalarına "sinir krizi" adı verildiği; sımsıkı gemlenen ve sımsıkı dizginlenen kadınların "edepli", "zarif" görüldüğü bir zamandı ve hayatın sayılı anlarında yakalarını kurtarmasını beceren diğer kadınlar ise "kötü" damgası yediler.
Bir
sürü kitap okuyoruz ama okuduklarımızın hepsi
aklımızda kalmıyor, o hâlde niye okuyoruz?“Çünkü bir
kitap, bir roman, bir hikâye, bir şiir okuduktan sonra
okuduklarımız aklımızda kalmasa bile asla aynı insan
olmayız.”