''ve sonra içinde bir şeyler ölüyor.''
''nasıl yani?''
başını salladı. ''bilmiyorum. bir şeyler. her gün güneşin doğuşunu, sonra da batışını izliyorsun ve içinde bir şey yitip gidiyor. sabanını bir kenara atıp kafan boş bir şekilde batıya doğru yürümeye başlıyorsun. güneşin batısındaki bir yerlere doğru. takıntılı biri gibi ara vermeden, yemeden, içmeden yere yığılıp ölene kadar yürümeye devam ediyorsun. işte bunun adı Sibirya Histerisi.''