Burjuvaziye zor kullanmak dışında alternatif yoktur.
Proudhon ve Kropotkin toplumsal devrimden yana düşünürlerdi ve devrimin kansız olamayacağının bilincindeydiler. Ama gene de örneğin Proudhon'un politik devrimi reddetmesinde şiddetten duyduğu tiksinti ve politik olmayan bir devrimin şiddetsiz gerçekleştirilebileceği umudu yatar. Bütün anarşistlerin bağlandığı "genel grev" efsanesi kansız devrim hayalinden köken alır. Anarşizmin yıkıcı yönüne en fazla vurgu yapan, bu yüzden de en fazla şiddet taraftarı olarak bilinen Bakunin bile bu konuda şöyle diyor: "Kanlı devrimler genellikle zorunludur; insanoğlunun aptallığına teşekkürler, bu zorunlulukta şeytani, devasa bir şeytani yan, büyük bir felaket gizli; yalnızca kurban açısından değil, aynı zamanda uğruna gerçekleştirildiği amacın saflığı ve mükemmelliği açısından da bu böyle."
Kaos Yayınları
Levinas başka'yla kurulan sezgisel temas şiddet içerirken, başkasıyla konuşmak şiddet içermez, der. Derrida ise tam tersine, "Her türlü söylem kendi içinde mekânı ve Aynı'yı alıkoyar," der ki bu da söylemin "köken itibariyle şiddet içerdiği" anlamına gelir
Sayfa 381 - MetisKitabı okudu
Reklam
NOTLAR: Yazar: Anthony Giddens Çevirmen: Cumhur Atay Ulus-devletlerin gelişimi, geleneksel devletler açısından temel olan şehir/kırsal kesim ilişkilerinin çözülmesini varsayar ve yüksek yoğunlukta idari düzenlemelerin (sınırlarla ilgili) ortaya çıkmasını gerektirir. Geleneksel devletler (sınıflara bölünmüş toplumlar) esasen karakterde
412 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
gerçekçi, orijinal, şaşırtıcı
çok gerçekçi bir bakış açısı var. Ancak dini ve manevi konularda ön yargılı buldum. İlgimi çeken kısımları not almıştım. - 19: insan kelimesi gerçekte homo cinsine mensup bir hayvan anlamına gelir. Homo sapiens dışında pek çok tür mevcuttur. - 20: Homo neandertalensis, Homo erectus, Homo soloensis, Homo denisova, Homo rudolfensis, Homo
Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens
Hayvanlardan Tanrılara: SapiensYuval Noah Harari · Kolektif Kitap · 201936,8bin okunma
Öte yandan ön yargı ciddi bir sorun olmaya devam ediyor. Bu kitapta ele aldığımız sosyal davranışların tümü içinde ön yargı en yaygın ve en tehlikeli olanıdır. Ön yargı hemen herkesin hayatını bir şekilde etkiler. Hepimiz stereotipleştirme ve ayrımcılığın kurbanları ya da potansiyel kurbanlarıyız ve bunun tek nedeni din, cinsiyet, milliyet, etnik köken, cinsel yönelim, dış görünüm ya da engelli olmak gibi tanımlanabilir bir grubun üyesi olmamız. Günümüzde ön yargılar eskiye oranla daha az ve daha seviyeli bir şekilde ifade edilse bile kurbanlarının sırtında ağır bir yük olmayı sürdürüyorlar. Nefret suçları, kilise yakma olayları ve ön yargı kaynaklı sayısız şiddet eylemi hâlâ yaşanıyor; Amerika'daki büyük bir şehirde gece olduğunda Afrika kökenli Amerikalıların kendilerini alacak bir taksi bulmakta zorlanması gibi daha "küçük çaplı olaylar da yaşanmaya devam ediyor (Fountain, 1997).
Sayfa 745Kitabı okudu
Aztekler, köken olarak, 13. yüzyılın ortalarında Meksika Vadisine ulaşmış, sınırlı tarım bilgisine sahip avcı-toplayıcı bir halktı. Bölge, (...) Teotihuacan ve Maya uygarlıklarının mirasçısı olan ve Aztekleri egemenlikleri altına alarak onlara işlemek üzere en verimsiz toprakları bırakan birkaç şehir devleti tarafından zaten işgal edilmişti. Bununla birlikte Aztekler uzun süre boyunduruk altında kalmadılar. Ürünlerinin miktarını muazzam bir şekilde artırmalarına olanak veren teknolojik bir atılım -göller üzerindeki yapay adalarda (chinampas) tarım- yapmışlardı ve entansif tarıma geçilmesini, toplumun geri kalan kısmını zorla çalıştıran aristokratik bir sınıfın ortaya çıkması izlemişti. Bu aristokrasi, yalnızca Aztek alt sınıflarını sömürmekle tatmin olmuyordu. Kısa süre sonra Meksika Vadisi'nin egemenliğini ele geçirmek için öteki şehir devletleriyle savaşmaya başladı ve sonra da güneye, bugün Guatemala olan bölgeye yayılan bir imparatorluk kurmaya girişti. Yeni militarist yönetici sınıfın ortaya çıkışına askeri bir ideolojinin gelişmesi eşlik etti. Bu ideoloji, şiddet yolunda ölenlere ebedî bir hayat sunan ama günlük yolculuğunu sürdürebilmesi için sürekli insan kanıyla beslenmesi gereken, Azteklerin eski kabile tanrısı, Huitzilopochtli'ye, arı kuşuna, tapınma esasına dayanıyordu. Bu dinin ana törenlerinden biri savaş esirlerinin kurban edilmesiydi ve tabi olan halklar Azteklere, maddi haracın yanı sıra kurban edilmek üzere bir- kaç kadın ve çocuk vermek zorundaydılar.
Sayfa 170Kitabı okudu
Reklam
31 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.