PAKET BİTTİ TL'MİN SON KURUŞLARI
Bu ay en çok okunan yazım "internetimin son kırıntıları" oldu. Ondan daha çok okunanı "kitabımın önsözü". (Durun azıcık sevineyim :) sağolasınız güzel yurdumun güzel insanları! (Tamam tamam çok da şapmaya lüzum yok. Tek başıma olmadığımı bilmek çok hoşuma gitti sadece. Tek başınalık'la can ciğeriz zaten sıkıntı yok All is well
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NE KARŞI ÇIKANLAR HAKKINDA 10 YANLIŞ İDDİA...
6. İDDİA: "ERKEK TAHAKKÜMÜNÜN KALKMASINI İSTEMİYOLAR!" (YANLIŞ) - " (…) Erkeklerin ve kadınların sosyal rolleri benzerlik gösterebileceği gibi farklılık da gösterebilir. Erkek ya da kadın olsun bir insanı kategorik olarak sınıflayıp o kategorinin içinde bulunan fertlerin tamamının potansiyelini ön kabullere dayalı bir şekilde yok saymak, görmezden gelmek ya da sınırlamak doğru bir yaklaşım değildir. Aynı şekilde güç ve çıkar çatışmaları adına cinsiyetler arasındaki ve bir cinsiyetin kendi içindeki farklılıkların yok sayılması da doğru değildir. Toplumsal cinsiyet ideolojisi, cinsiyeti güç ve iktidar ilişkisinin merceğinden görmekte, analiz etmekte ve çıkarımlarda bulunmaktadır. Bu bakış açısı, sadece bir cinsiyeti diğer cinsiyete karşı "ontolojik hasım" ilan etmekle kalmamakta; bu anlayışa boyun eğmeyen kişi, grup ve kültürleri de damgalamaktadır. Bu tavrın kendisinin de şiddet olup olmadığı sorgulanmakta mıdır? Toplumsal cinsiyet ideolojisi kadınların ve erkeklerin sosyal rol tercihlerini ne kadınlara ne de erkeklere bırakmakta; tepeden inmeci bir şekilde kendisi belirlemektedir. Bu belirlemeye uyum göstermeyen kadınlar "bilinçsizlik ve cahillikle", erkekler ise "zalimlik ve totaliterlikle" suçlanmaktadır. Rahatsız olunan şey, "erkeğin rolünü kaptırması" değil, hem erkeğe hem de kadına küresel ölçekte kalıplaşmış roller biçilmesidir..." -aileakademisi.org-
Reklam
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NE KARŞI ÇIKANLAR HAKKINDA 10 YANLIŞ İDDİA...
3. İDDİA: "GELENEĞİ KUTSUYORLAR!" (YANLIŞ) - " Gelenek kaynaklı bazı uygulamalar cinsiyetler arasında adaletsizliklere sebep olabilmekte, bu durum da özellikle kadınlara yönelik zulümlere kapı aralayabilmektedir. Sıklıkla dillendirildiği gibi kadına şiddet olgusunun ülkemizdeki bazı dini ve/veya geleneksel algılarla ilişkili olduğunu reddetmek mümkün değildir. Bu bağlamda toplumda kadını aşağılayan, tahkir eden, dahası bütün bunları dini gerekçeye oturtmaya çalışan, ancak gerçekte dinin özünden kopuk anlayışla da mücadele etmek gerekmektedir. Şiddeti ortaya çıkaran kâr, rekabet ve hazza dayalı seküler yaşam biçiminin ürettiği şiddet biçimlerini tümüyle göz ardı edip, tüm suçu geleneğe ve dini değerlere yöneltmek doğru bir yaklaşım değildir. Daha önceki çalışmalarımızda da ifade ettiğimiz gibi kadın ve erkek rollerine ilişkin yerleşik algılara toptancı bir şekilde yaklaşılmamalıdır. Olumlu algı ve uygulamalar desteklenmeli, olumsuz algı ve uygulamalar değiştirilmeye çalışılmalıdır. İçimizden kaynaklanan problemler yok sayılmamalıdır. Aynı anda hem toplumsal cinsiyet eksenli politikaların hem de olumsuz sonuç doğuran geleneksel uygulamaların karşısında durmak mümkündür. Gelenek kaynaklı bazı hatalı uygulamaların olması toplumsal cinsiyet temelinde kurgulanan iddiaların geçerliliğine kanıt değildir. -aileakademisi.org-
"erkek şiddeti" lafını duyduğumda irite oluyorum çünkü durduk yere kadın katili diye yaftalanmak tatsız bir durum. kadın erkek diye ayırmadan düzeltelim istiyorum şu şiddet kültürünü çünkü erkeğin değil kültürün ürettiği bir sorun bu. şuan kullanılan yaygın dile göre kadınlar çok aydın ve bilinçli ama erkekler geri kafalı, ataerkilmiş
..... Bu tartışma nereye gidiyor böyle? Biz neyi tartışıyoruz sizce? Kadın cinayetlerini mi? Kadının ezilmesini mi? Eşcinselliği mi? Eğer metni bağımsız okumuyor, çevremizdeki olayların belirleyiciliğinde metne yaklaşıyorsak, konuştuğumuz "şiddet" ve "çocuklarımızı eşcinsel yapmak istiyorlar"dan öteye
Haddinden fazla şiddet, gayedeki hikmeti yok eder.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.