Zorlayıcı önlemlerin ya da şiddetin insan doğasına ne kadar aykırı olduğunu kabul edebilmek için temeli zorlayıcı önlemler üzerine kurulmuş olan kurumlarımızın karmaşık yapısını incelemek yeterlidir. Hiçbir yargıç yasa gereği idama mahkum ettiği kişiyi kendi elleriyle asmaya karar veremez. Hiçbir memur bir köylüyü gözyaşı döken ailesinden koparıp hapse atacak bir karar veremez. Hiçbir general hiç bir asker, yemin töreni, savaş ruhu ve disiplinle yetiştirilmemişse ne yüz Türk'ü ya da Alman ı öldürebilir ne de onların köylerini yakıp yıkabilir, hatta tek bir insanı bile yaralayamaz. Bütün bunlar, yapılan kötülüklerin sorumluluğunu çok fazla kişinin üzerine yükleyen ve bu sayede insanların davranışlarının ne kadar kendi doğalarına aykırı olduğunu hissetmemelerini sağlayan toplum ve hükümet denen makinenin yarattığı görev duygusu sayesinde yapılmaktadır. Birileri yasaları çıkarır; diğerleri onları uygular; birileri insanları disiplinle katılaştırır, yani düşünmeden itaate yönlendirir; diğerleri, yani bu katılaşmış itaatkarlar da adeta birer baskı aracına dönüşerek hangi amaç uğruna ve hangi nedenle yaptıklarını bilmeden hemcinslerini öldürür. Ama bir kişinin kendi doğasına neyin aykırı olduğunu anlaması için bu karmaşık ağdan kendini bir an için kurtarması yeterlidir.
İnsan düşündüğü için insandır, insanın akla uygun düşünmesi gerektiği açıktır.
Akla uygun düşünen bir kişi; her şeyden önce hangi amaç için yaşaması gerektiğini düşünür; ruhu ve Tanrı hakkında düşünür.
Şimdi dünyevi insanların neyi düşündüğüne bakın; yukarda sayılanlar hariç her şey hakkında... Dans, müzik, şarkı ve benzeri eğlenceleri düşünürler; binaları, sağlığı, gücü düşünürler, kralları ya da zenginleri kıskanırlar ama asla insan olmak ne demek bunun hakkında düşünmezler.
Pascal, Daily Reading, 20 Haziran
Siz hala oğlan çocuğusunuz ve şiddetin, gaddarlığın ve fiziksel cesaretin sizi erkek yapacağını sanıyorsunuz. Ruhunuz yok, sadece bedenleriniz var. Ancak erkeklerin ruhu olur.
Devlet şiddetin en organize ve en yoğun biçimini temsil eder. İnsanın ruhu vardır ama devlet ruhsuz bir makine olduğu için varlığını borçlu olduğu şiddetten kendini asla arındıramaz." -Gandhi
Bu arada Kant'ın "her şeye hükmeden ahlâkî varlık" olarak Tanrı'sı yalnız cezalandırıcı ve yargılayıcı bir güç değil, ödüllendirici bir merci olarak da belirir.