"İnsanın ruhu bile nasır bağlıyor. Şiddetin asıl korkunç yönü, vücudun buna alışması."
Sayfa 56 - Baker Street - Jonathan Hemlock - E Yayınları - İstanbul, 1993Kitabı okudu
Depresyon narsisist bir rahatsızlık olarak kavranabilir.Öteki'yle yitirilen ilişkiden ve dışarısıyla , dünyayla kopukluktan doğar. Kendi etrafında dönen ve kendi kuyruğunu ısıran narsisistik özne depresyon tehdidi altındadır.Insanın kendisiyle eziyete varan uğraşısı,Schmitt'in diliyle söyleyecek olursak,“ kendi varlık şeklinin" ortaya çıkmasına izin vermeyen bu kendine dönüklük, hayali bir dış düşman kurgusunu kolaylaştırabilir çünkü bu, kendisinin yüküyle ezilen, kendiyle yıpranan ve kendiyle savaş halindeki ruhu rahatlatacaktır.
Sayfa 55 - metisKitabı okudu
Reklam
Şiddetin her hali ruhu öldürür.
..annesine vuramayacağından hırsını karısından çıkarıyordu.
Sayfa 461 - Altın Kitap YayıneviKitabı okudu
İnsan düşündüğü için insandır, insanın akla uygun düşünmesi gerektiği açıktır. Akla uygun düşünen bir kişi; her şeyden önce hangi amaç için yaşaması gerektiğini düşünür; ruhu ve Tanrı hakkında düşünür. Şimdi dünyevi insanların neyi düşündüğüne bakın; yukarda sayılanlar hariç her şey hakkında... Dans, müzik, şarkı ve benzeri eğlenceleri düşünürler; binaları, sağlığı, gücü düşünürler, kralları ya da zenginleri kıskanırlar ama asla insan olmak ne demek bunun hakkında düşünmezler. Pascal, Daily Reading, 20 Haziran
"... Kitlenin ruhu, ancak kudret ve güce teslim olur. Nasıl ki kadın, soyut muhakemelerden pek az etkilenir, kesin bir tavır karşısında tarifi imkansız bir eğilim duyar ve zayıflara tahakkum ettiği halde, kuvvetliye boyun eğerse, halk kitleleri de güç ve kudret sahibini, rica edene tercih eder. Yani, sınırsız bir hürriyeti, kendinden başka hiçbir gücü kabul etmeyen bir güce itaat etmekten emin olur. Sınır tanımaz bir hürriyet, halk kitlelerinde ilgisizlik yaratır; çünkü halk bunu tek başına ne yapsın? Bu sebeple, kitleler üzerinde çekinmeden bir fikri dehşet uyandırma metodu uygulanmalı, onun insanî hürriyetleri üzerinde söz sahibi olunmalıdır. Bu fikir kimilerince önemsiz görülebilir fakat kitleler belli bir gücün ve şiddetin sadece dış cephesini gördüklerinden, şiddet ve güce daima eğilim gösterirler."
Sayfa 41 - Sonsuz KitapKitabı okudu
Modernitede şiddetin en merkezi topolojik kaymalarından biri psişik, yani ruhsal içselleştirmedir. Şiddet, ruhun içindeki bir çatışma biçiminde yaşanır. Yıkıcı gerilimler dışa boşalmak yerine ruhu kemirir. Cephe artik Ben'in dışından değil, içinden geçer: “Demek ki kültür, bireyin tehlikeli saldırganlık zevkinin üstesinden gelmek için onu zayıflatıyor, silahsızlandırıyor ve zaptedilmiş bir şehirdeki bir işgal gibi, kendi içindeki bir kurumun gözetimine veriyor." İçimizdeki bu gemleyici güç Freud'a göre, vicdandır. Şiddetin tersine çevriliş yeridir vicdan: "Hatta bir kâfirlik yapıp vicdanımızın doğuşunu, saldırganlığın bir tür içe dönüşüyle açıkladık." Başkalarına karşı saldırganlık, kendine karşı saldırganlığa dönüşür. Kişi başkalarına karşı saldırganlığını ne kadar bastırmaya çalışırsa, vicdanı o denli katı ve zorlayıcı hale gelir.
Reklam
180 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.