Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
SOSYOLOJI OKUMALARI (200 kitap)
SOSYOLOJİ’YE GİRİŞ Bu Ülke- Cemil Meriç Devlet - Platon Eric Voegelin İnsanlık draması - Bengül Güngörmez Siyaset Bilimi- Atilla Yayla Gorgias- Platon Sosyoloji- Anthony Giddens Öküzün A'sı-Barry Sanders Sosyolojik Düşünmek-Zygmunt Baumann Yasakoyucular ve Yorumcular-Zygmunt Baumann Akışkan Aşk- Zygmunt Bauman Minervanın
"İnsan kendinden milyon kat küçük bir böceğe bile, terli­ğiyle vurmadan önce bir duraksar. Duraksamalıdır da. Du­rur bir. Yahu der, bu nefes alıp veren, belki ben vurunca ruhu içinden uçup gidecek olan, belki bir köşede bir seveni, bek­leyeni olan bu böceğe, sırf bunu yapabiliyorum diye vurayım mı, vurmayayım mı? Peki insan böceğe neden vurur? Korkar çünkü. Onu soka­cağından, sağlığına zarar vereceğinden, üreyip her yeri basa­cağından korkar. Korku, her türlü şiddetin annesidir."
Reklam
2009 Ankara Numune Hastanesi
Gidemedim bir türlü yanına. Gözlerindeki nefret o kadar keskindi ki kocaman soğuk bir sınır çizmişti etrafına. Ama yorgundu da, merhamete susamış aciz bakışları vardı hem davet eden hem korkan. Bekledim öylece, uzaktan izledim bir süre. Elimdeki hasta listesinde onun da ismi vardı. Tarafıma dirençli bulantı, kusma nedeniyle konsulte edilen genç
Şiddetin Ruhu
Üstben'in olumsuzluğu Ben'in özgürlüğünü kısıtlar. Buna karşın İdeal-Ben'e göre kendini tasarlamak bir özgürlük edimidir. Ancak Ben,erişilmez İdeal-Ben karşısında kendini eksikli hisseder,bir kaybeden olarak görür,suçlamalara boğar. Reel-ben ve İdeal-ben arasındaki boşlukta bir özsaldırganlık oluşur. Ben kendisiyle kavga etmeye başlar,kendisiyle savaşır. Kendini tüm dış baskılardan kurtarmış sayan olumluluk toplumu,yıkıcı obsesyonlar arasında kaybolur. Burnout ve depresyon gibi psişik hastalıklar,ki 21. yüzyılın başat hastalıklarıdır,hep kendine yönelmiş saldırganlığın izlerini taşır. İnsan kendine şiddet uygular ve kendini sömürür. Dışsal şiddetin yerini içerde üreyen bir şiddet almıştır ki ilkinden daha ölümcüdür,zira bu şiddetin kurbanı kendini özgür zannetmektedir.
Sayfa 46 - Metis
Mao’nun baskı rejimi sırasında barış dönemindeki kayıpların yetmiş milyon civarında olduğu tahmin edilmektedir. Bu ölümlerin, dünya genelinde azalan şiddet tablosunun neresine oturduğu belli değildir. Sayıların tahmini, ahlaki yargılardan ayrılması her zaman mümkün olmayan karmaşık neden sonuç sorularını kapsar. Hemen ölüme yol açmayan birçok ölümcül kuvvet vardır. Bir savaş sırasında veya ertesinde açlıkta ya da hastalıktan ölenler savaş zaiyatı sayılır mı? Çektikleri acılardan ötürü hayatları kısalan mülteciler sayıma dahil midir? Maruz kaldıkları fiziksel ve ruhsal hasara yıllar sonra yenik düşen işkence kurbanları bu hesaplarda yer alıyor mu? Portakal gazına, seyreltilmiş uranyuma maruz kaldıkları için acı dolu kısacık hayatlar süren bebekler zayiat listelerinde yer bulabiliyorlar mı? Cinsel şiddetin askeri bir strateji olarak kullanılması sonucunda tecavüze uğrayan kadınlar zamansız ölürlerse ölümleri istatistik tablolarında belirtilecek mi?
Halkın genel fikri yerine fiziksel gücü lehine söylenecek çok daha fazla şey vardır. Fiziksel gücü iyi olabilir ancak genel fikri aptalcadır mutlaka.Kaba gücün bir sav olmadığı söylenir genellikle. Ancak bu tamamen ispat edilmek istenen şeye bağlıdır. İngiltere'de monarşik yönetimin ya daFransa'da feodalizmin devamı gibi son yüzyılların en mühim sorunlarının pek çoğu tamamen fizikselgüç ile çözülmüştür. Devrimde yaşanan şiddetin bizzat kendisi halkı bir süreliğine de olsa yüce ve görkemli kılabilir. Halkın, kalemin kaldırım taşından daha güçlü olduğunu ve bir tuğla gibi saldıri amaçlı kullanılabileceğini kesfettiği gün talihsiz bir gündü. Bu kesfi yapar yapmaz gazeteciyi buldular ve onu geliştirip kendilerinin gayretli ve dolgun ücretli hizmetkârları yaptılar.
Sayfa 41 - Zeblin kitapKitabı okudu
Reklam
Devlet; şiddetin en organize ve en yoğun biçimini temsil eder. İnsanın ruhu vardır, ama devlet ruhsuz bir makine olduğu için varlığını borçlu olduğu şiddetten kendini asla arındıramaz. (Mahatma K. Gandhi, 1935)
Sayfa 175 - İletişim Yayınları
Sayıların tahmini, ahlaki yargılardan ayrılması her zaman mümkün olmayan karmaşık neden sonuç sorularını kapsar... Bir savaş sırasında veya ertesinde açlıktan ya da hastalıktan ölenler savaş zaiyatı sayılır mı? Çektikleri acıdan dolayı hayatları kısalan mülteciler sayıma dahil midir? Maruz kaldıkları fiziksel ve ruhsal hasara yıllar sonra yenik düşen işkence kurbanları bu hesaplarda yer alıyor mu? Portakal gazına, seyreltilmiş uranyuma maruz kaldıklari için acı dolu kısacık hayatlar süren bebekler zaiyat listelerinde yer bulabiliyorlar mı? Cinsel şiddetin askeri bir strateji olarak kullanılması sonucunda tecavüze uğrayan kadınlar zamansız ölürlerse ölümleri istatistik tablolarında belirtilecek mi?
Şiddetin uygulanma çeşitliliği ve yoğunluğu göz önünde bulunduran başka bir açıdan ise uzun barış, hiç bitmeyen bir savaş olarak tanımlanabilir.
231 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.