Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Tazecik bir ilkokul öğrencisiyim. Bembeyaz defterlerim var. Renk renk kalemlerim. Aklımı başa sarıyorum. Sıfır noktasına. Baştan öğretiyorum abeceyi. Yeni cümleler kurmak ve bazen devirmek için o cümleleri izin veriyorum kendime. Düşmek de var, sonra kalkmak da, yorulmak da, kırılmak da, ben artık yokum demek de. Hepsi dahil oyuna. Miziklanmak yok. Orman sonsuz. Ve hiçbir ağaç daha mükemmel değil diğerinden. Her şeyi kapsayan bir tamam duygusu. Bütün kusursuz. Bazı şeyler tuhaf. Bazı şeyler karın ağrısı. Yolda her şey kabul. Ne kazanmak var ne kaybetmek. Her şey olduğu kadar.
Sayfa 84
Rainer Maria Rilke
Birinci Ağıt Kim duyar, ses etsem, beni melekler katından? Onlardan biri beni ansızın bassa bile bağrına, yiterim onun daha güçlü varlığında ben. Güzellik güç dayandığımız Ürkü'nün başlangıcından özge nedir ki; ona bizim böylesine tapınmamız, sessizce hor görüp bizi yok etmediğinden. Her melek ürkünçtür. Kendimi tutar bu yüzden, yutkunurum.
Reklam
256 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
#Okudum #KitapYorum #İçselMühendislik #BirYogininMutlulukRehberi #Sadhguru #LibrosYayınları #256Sayfa
İçsel Mühendislik
İçsel MühendislikSadhguru Jaggi Vasudev · Libros Kitap · 202421 okunma
Saçaklı mantık (fuzzy logic)
Tabiatta hep ara değerler; sıfır ve bir arasında sonsuz, kesirli değerler söz konusudur. Siyah ve beyaz arasındaki geçişte bulunan grinin tonları nihayetsizdir. İnsanlar "kötü-iyi" arasında sonsuz küçüklükte derecelere bölünmüş bir yelpazede dağılırlar. Kimse doğuştan melek yahut şeytan değildir. Kaldı ki bu yelpazedeki yerleri de her bir karar, davranış, düşünce ve sözleriyle, iyi veya kötü yönde, sürekli değişir. Tabiatta kesinlik değil, istatistik oranlar ve ihtimaller hakimdir ve bunların tamamı da sonsuz ara değerler içeren kesirli (frakta!) bir gerçekliğin yansımalarıdır
Sayfa 36 - Tuti KitapKitabı okudu
Karşındakini yargılamayı bırakırsan ‘bana zarar verdi’ yargısından kurtulursun. ‘Bana zarar verdi’ yargısından kurtulursan zarar dediğin şeyden de kurtulmuş olursun. İyi de ben güçlü filan değilim ki! Böyle vir vir vir konuştuğuma bakma. İnsan başka çaresi olmayınca öyleymiş gibi yapıyor.” “Bazen insan, konuştuğu kişi daha ağzını açmadan neler
Büyük patlama anında evrenin sıfır büyüklüğe sahip olduğu ve dolayısıyla sonsuz sıcak olduğu düşünülür.
Sayfa 155 - Alfa BilimKitabı okudu
Reklam
Herhangi bir sonlu sayının sonsuz bir sayıya bölünmesinden elde edilecek sayı farkı önemsenmeyecek kadar sıfıra yakın bir sayıdır, o halde evrendeki bütün gezegenler dahil edildiğinde ortalama nüfusun sıfır olduğu söylenebilir. Bundan çıkarılacak sonuç, bütün evrenin nüfusunun da sıfır olduğu ve zaman zaman karşılaşacağınız kişilerinse yalnızca hastalıklı beyinlerin hayal ürünleri olduğudur.
Eskiyi özlüyor insan, geçmişi, geçmisteki insanları, yaşanan güzel anıları. İnsanların hayatına girdiği o ilk ânı özlüyor insan, sonrasında neler yapabileceğini bilemeden hayatına aldığı o anları. Eskiyi bu yüzden sevmiyor muyuz zaten? Ne yaparsa yapsın aklı hep geçmiste bir yerlerde kalıyor insanın; bir anıya, bir fotoğrafa, birkaç cümle söze, çalan bir müziğe takılıyor aklı. Dalıyor uzaklara, hiç olmayacak yerlere ve belki de hiç ait olmadığı yerlere. Ne diyordu eskiler; “Kalp neredeyse insan oraya muteberdir” diye. Yani bizler hep ait olmadığımız yerlerdeyiz. Ya sonra? Keşkeler başlıyor ‘iyi ki’ler dururken, cümleler yarım kalıyor. İç muhasebesi yapmak isterken yüreği sızlıyor, kalıyor orda kıpırdayamıyor. Belki de o an en iyi ilaç, en iyi teselli gözden düsen birkaç damla yas….. “Aslında insanın canını en çok acıtan şey; hayal kırıklıkları değil, yaşanması mümkünken yaşayamadigi mutluluklardır” diyor Dostoyevski ve ekliyor Nazım Hikmet “Eskimek ne güzel eksilmedikçe.” Oysa hayatımıza giren insanlar değilmiydi bizi eksilten, yaşanması mümkünken yaşayamadığımız mutlulukları bize yaşatan? Düşmek değildir insanları üzen, elinden tutar gibi yapip itenlerdir aslında insanı hayata küstüren. Gece karanlığının sonsuz düşünceleri değildir insanı uykusuz bırakan; kalbine girer gibi yapıp, senin kapını senin yüzüne çarpanlardır insanı hayata karşı bir sıfır başlatan. Demem o ki, bağ kurduğu her şeyle sınanıyor insan. Öyle yada böyle. Vesselâm...
_Biz kimiz? Nereden gelip, nereye gidiyoruz? _Biz insanlar, bir kapının önüne bırakılmış yeni doğan bebekleriz. Sepetlerimize bebeklerin kim olduğuna, nereden geldiğine dair ya da atalarının kimler olduğuna dair bir not da iliştirilmemiş. Bu yetim bebeklerin sicilini öğrenmeyi özlemle bekliyoruz. Pek çok kültür sürekli olarak ebeveynlerimizle
༄☽ 13.03.24
Boşlukta var oldukça bizim için yaşamanın sonsuz yolu var. Mühim olan, zihnimizde o boşlukları bulabilmek. Benim için bazen doğanın ortasında, bazen iki nefes arasında, bazen bedenimin salınımında, bazen çizdiğim alelade bir resimde ya da ansızın söylediğim şarkılarda, bazen de yıldızları seyre daldığımda... Boşluktaysam sıfır noktasındayım. Kimliğim, yapılacak listem, savunulacak bir meselem, hesabım kitabım anlamsız. Boşluktaysam herşeydeyim ve hiçteyim. Karşımda kimse yok, çünkü ben evde değilim:) Boşluktaysam zamansızım. O an uzayı veriyor ve zaman duruyor sanki içine karışayım diye. Boşluktaysam daha iyi bir dinleyiciyim. Yaşamın sesini, kalbimin sesini, ruhumun sesini duyabilirim. Boşluktaysam daha iyi bir yaratıcıyım. Kaygılanmadan, çekinmeden, sonuca bağlanmadan içimdeki yaratımı özgürce ifade edebilir ve gerçekleştirebilirim. Boşluktaysam evrenin bir kanalı olmaya da açığım. Benim aracılığımla ne dile gelmek istiyorsa sadece iletken olabilirim. Boşluklarda yaşamın varlığıyla dolarız. Herşeyle birliği hissettiğimiz yerdir burası. Eskimiş bilgilerin olmadığı, öğrenilmiş benlerimizden uzak; güvenli alanımız. Ruhumuzla bağ kurduğumuz yer.
Reklam
İğneler ve sayılar | Rakamların sırları
1,2,3 şeklinde devam eden "Arabik" dediğimiz rakamlar, Ortadoğu aracılığıyla Hindistan'dan gel­di. "Sıfır" fikri de ilk olarak Hindistan'da ortaya çık­tı. Halen kullandığımız rakamların dışında, Hintli matematikçiler temel "basamak" fikrini de geliştir­di. Örneğin 170 sayısında 1 yüzler basamağıdır, 7 onlar basamağıdır ve sıfır ise birler basamağıdır. Bu bize o kadar doğal gelir ki hiç düşünmeyiz; ama basamaklar olmasaydı büyük sayıları yazmak çok daha karmaşık olurdu. En ünlü Antik Hintli mate­matikçi Brahmagupta, 7. yüzyılda prizmaları ve diğer geometrik şekillerin hacimlerini hesaplama­ya çalıştı. "0" rakamından söz eden ilk kişi oldu ve 0'la çarpılan her sayının "0" olduğunu biliyordu. Bir diğer Hintli matematikçi Bhaskara (d. 1115) bir sayı 0'a bölündüğü zaman sonucun sonsuz olacağını bulduğunda aradan neredeyse 500 yıl geçmişti. Bu kavramlar olmadan dünyanın modern matematik­sel açıklamalan imkansız olurdu.
Sayfa 23 - ALFA | AraştırmaKitabı okuyor
232 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Ah görebilseydik insanların içini
Magda Szabo’dan okuduğum 3. Kitap. Bu kitabı okurken bir roman yazmak geldi içimden.
Iza'nın Şarkısı
Iza'nın Şarkısı
‘ki İza’yı,
Katalin Sokağı
Katalin Sokağı
’ndaki İreni ve
Yavru Ceylan
Yavru Ceylan
’daki Ezster’i alıp bir olay örgüsüne yerleştirmek ve adını da Karamazov Kızkardeşler koymak. Romanın Dimitrisi de Ezster olsun. Karamazov Kardeşler üzerine konuşacak en son insanım belki ama söz konusu Ezster
Yavru Ceylan
Yavru CeylanMagda Szabo · Yapı Kredi Yayınları · 2018345 okunma
547 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.