Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yapayalnız duracağım böyle nemli, yarı karanlık bir odada, önümde boş bir çay fincanı, kül tabla­sının üstünde kendi kendine tüten bir sigara ve soğuyan, git­ gide soğuyan ellerim.
Sayfa 101 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Sigara içmeyi mi severdin, yoksa kendimi sigara içerken göstermeyi mi?
Reklam
Bir gün," dedim Jan·e, "evrenin dördüncü boyutuna geçmek mümkün oldugunda, şöyle bir yürüyüşe çıkıp yok olabileceksin. Gömülme yok, göz yaşı yok, cennet yok, cehennem yok. İnsanlar otururken birden, "Geoege'a ne oldu?" diye sorar ve biri, "Bilmiyorum. bir paket si­gara almaya gitmişti," diyecek
Yakup Kadri, arkadaşı Yahya Kemal’i alarak annesinin Kızıltoprak'daki küçük evine sığınmak zorunda kalmıştı. Yahya Kemal’in işi ve geliri yoktu. Yakup un yazdığı hikâyeler karşılığı ikdam’dan aldığı ayda 3-4 liraya, annesinin yaptığı küçük yardım eklenince, iki arkadaşın ancak sigara,' vapur parası gibi basit ihtiyaçlar; karşılanmış oluyordu.
Daha önce de söylediğimiz gibi, sigara ve alkol alışkanlıkları ilk sigaradan ve ilk kadehten başlar. Gerçekten huy halini alan psikolojik alışkanlıklar da böyledir. Yalancılık ilk yalandan, dalkavukluk ilk etek öpmeden, iradesizlik ilk zayıflıktan başlar. Tekrarlandıkça bu hareketler otomatikleşir ve sonunda karşı koyması güç psikolojik bir meyil ve kuvvet halini alır. Gerçi ilk günah, çok kere, günahların en büyüğü değildir; ama ilk adım olması bakımından en tehlikelisidir.
İlim ne yazık ki pratik gerektirmez. İnsan, mesela sigara ve içkinin sağlığa ne kadar zararlı şeyler olduğunu bilir de bilgisi ile hareket edip bu tiryakiliklerden kolayca vazgeçemez. Çünkü ilmin kaynağı zekâ, işin ise, iradedir.
Reklam
Alkol karaciğeri öldürür, sigara akciğeri öldürür, aşk kalbi öldürür, peki siz okuyanlar, sizi ne öldürdü?
Türkçe Argo Kelimeler
abanmak ------------------------------ Ahlat ------------------------------
Şimdiki Zaman Çekiminde Bir Mahkuma Mektup
Sana bu mektubu bir gece yarısında yazıyorum Azatlığın zirvesinde sohbete dalmış yıldızlar Zühre bir şarkı tutturmuş Bâbil'den kalan Zavallı dünya habersiz, zavallı dünya sağır Bir Hârût'la Mârût,(*) bir de ben dinliyorum. Derken kayıp gidiyor yıldızlardan birisi Bir intikam fişeği gibi saplanıyor karanlığın karnına Senin namına yıldızları kıskanıyorım. Kim bilir kaç ışık yılı uzakta Öfkeyle kollarını çemriyor yalancı fecir İmanım gibi biliyorum vakit asılmak vaktidir Ve Taksim gazinolarında trahomlu şairler Mısra arıyorlar masaların altında Kanını içiyorlar bilmeden "Cennet atları"nın Ben yurdumun en sert tütününden bir sigara sarıyorum Dumanı ciğerlerime değil iliklerime çekiyorum Ne kadar ürkek ceylan varsa Asya çöllerinde Domaniç yaylasında ne kadar dizginsiz at Başlıyorlar koşmaya kılcal damarlarımda Sıcak solukları yalarken alnımı Toynaklarını hissediyorum alyuvarlarımda. DİLAVER CEBECİ
Trenler, çalışmaya giden, sarı güneş şapkaları altındaki yüzleri solgun, sessiz insan yığınlarını taşıyordu. Kimileri sigara içiyordu, kimileri de, denize inen yolu kapamak için dizilmiş süngülü askerler gibi yeşil saldırmalarını havaya kaldıran binlerce muz gövdesinin sıralandığı, bitip tükenmez geçit karşısında dalgın ve hareketsiz oturuyorlardı.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.