Önemi yok gitmelerin ,kalmaların.
İlk vazgeçişler değildi zaten acıtsın.
En olsa bir gece uykuma sebep olur
Sonunda güneş doğar bir kuş sesiyle bedenim can bulur.
Bir kahve,siz çay seviyorsanız oda hazır bulunur
Arka fonda gereksiz enerjime ayak uyduracak bir pop zırvası
Bak geçti gitti.. Hepsini böyle alt ettim işte;)
Işık sunsam geceye, karanlık ürküp kaçar,
Şu yaralı sinemde her kurt bin yara açar.
Gönlümde pazar açtım, hikmet incilerine,
Dert alır, gül satarım, gülümü gören kaçar...
Çok hızlı gitmeye çalışmayın lütfen, gidemezsiniz
Sonsuz hızda giderseniz hiç gitmemiş olursunuz, limitin kanunu bu
Anlayacağınız insan ölmez, dönüşür
Formül de şu: Bilginin tanım kümesi inançtır + Bilen susar.
Bana ne bunlardan diyebilirsiniz
Hatta küfür öğretmişse toplumunuz, küfür de edebilirsiniz
Hakkınızdır tavrınız
Hoş görün lütfen, sanki aklım başımda mı?
Bunu ispatlayabilirim:
İşte size bazı kelimeler sunuyorum
Evrendeki iki ana damarın uysalına ait
Yakinen bildiğiniz
Enerji rengi aynı olan kelimeler
Ev, ova, şehir, göz, gönül, barış, cennet!
Bulutlar kapladı yine gökleri...
Çileye, arzunun manası başka...
Neden bilmem, efkar bastı her yeri...
Dönüp, yeniden mi başlasam aşka?..
Râyihası hayat iksiri olan,
Nerde kaldı arzularım, umudum?
El değmedik bahçelerimde hazan,
Uğrunda dipsiz hayaller kurduğum...
Bir yıkılış şaikası beynimde,
Köhnemiş bir kale gibi sarıldım...
Ah, neden zamansız bozuldu bağlar?
Gönülden, tâ gönülden bel bağladığım...
kederli yuvalarındaki
soğuk ve suskun gözlerin
uyumuşlardı
söylenmeyenleri senden önce
bakışların diliyle söylemişlerdi
benden ve ben de saklı olan her şeyden
korkuyordun
kaçıyordun