Gitgide alışıyorum sana....
Hiçbir alışkanlık bu kadar güzel olamaz...
Ellerin ellerimden uzaksa nasıl güçsüzüm bilemezsin...
Yanımda olduğun zamanlar;
Sigara dumanı gibi ciğerlerime doluyor,
Alkol gibi damarlarıma yayılıyorsun...
Durmadan başım dönüyor verdiğin hazdan...
Alışkanlıklar daima korkutur beni...
Düşün ki ben yaşamaya bile
Seni düşünürken
Bir çakıl taşı ısınır içimde
Bir kuş gelir yüreğimin ucuna konar
Bir gelincik açılır ansızın
Bir gelincik sinsi sinsi kanar
Seni düşünürken
Bir erik ağacı tepeden tırnağa donanır
Deliler gibi dönmeğe başlar
Döndükçe yumak yumak çözülür
Çözüldükçe ufalır küçülür
Çekirdeği henüz süt bağlamış
Masmavi bir erik kesilir ağzımda
Dokundukça yanar dudaklarım
Seni düşünürken
Bir çakıl taşı ısınır.
.
Bir adam çok sevdiği bir kadına şiirler yazıyordu. Sonra kadın ansızın onu terk etti. Adam kadının ardından şiirler yazmaya devam etti. Daha çok yazdı ve günün birinde çok ünlü bir şair oldu. Yıllar sonra kadının yaşadığı kente gitti ve büyük bir şiir dinletisi sundu. Dinleti bittiğinde kadın kolunda kocası ile çıkışa geldi ve adama ''Merhaba'' dedi.
Adam ona sıradan bir insana bakar gibi baktı.
Kadın: Beni tanıdın mı?'' dedi.
Adam: Hayır tanıyamadım''.. dedi.
Kadın: 'Nasıl tanımazsın! Uğruna şiirler yazdığın kadınım ben, seni şair yapan kadın''dedi..
Adam kadına baktı ve şöyle dedi: Keramet sende olsaydı, kolundaki adam da şair olurdu.
Pablo Neruda
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur
bazen bırakmak lazım direnci
öylesine yığılmak...
dediği gibi Atilla İlhan'ın
saklı kalmalı
"bir akşamüstü ansızın yorulmak" hakkımız:
tamam, hakkı var Nietzsche pezevenginin
"güçlendirir bizi, şayet öldüremediyse"
fakat, en nihayet biteceğine göre bu günler
mezarın üzerinde
ne denli gücü bıraktığımızın
ne ehemmiyeti var?