Bazı kitaplar vardır, okurken değil, bittiğinde etkisini gösterir. Mehmet Galip Aksoy’un Ankara’dan adlı öykü kitabı da böyle bir eser. Yalın ama içten, kısa ama derin, sessiz ama iz bırakan satırlarla Ankara'nın sokaklarından, hayatın ta kendisine uzanan bir yolculuk sunuyor.
Yazar, Ankara’yı sadece bir şehir değil; yaşayan, konuşan, düşünen bir varlık gibi anlatıyor. Öykülerdeki karakterler tanıdık: mahalle esnafı, otobüs durağındaki bekleyen kadın, bir sokak köşesinden geçen yalnız adam ya da sessiz bir çocuğun gözlerindeki hüzün... Her biri gerçek hayattan çıkmış gibi, her biri biraz bizden.
Kitabın dili sade ama şiir gibi işlenmiş. Ne fazla süslü ne kuru; tam kararında. Yazarın anlatımındaki duruluk, anlatmak istediklerini daha etkileyici kılıyor. Her öykü bir fotoğraf karesi gibi: bakınca bir duyguyu, bir zamanı, bir susuşu hissediyorsunuz.
Ankara’dan, büyük olaylar anlatmıyor belki ama küçük detayların ne kadar büyük anlamlar taşıyabileceğini gösteriyor. Bazen bir bakış, bazen bir cümle, bazen de sadece bir duruşla kalbinizin bir yerine dokunuyor.
Bu kitabı okuduktan sonra Ankara’ya bir daha aynı gözle bakamayacaksınız. Belki bir kaldırım taşında, bir sokak lambasında ya da eski bir apartman girişinde bu öykülerin gölgesini görürsünüz. Çünkü bu kitap, sadece bir şehirde değil, insanın iç dünyasında da geçen bir yolculuk.