Güller büyütürüm, çorak kentlerin suya aç topraklarında
Kuşlar uçmayı yeni öğreniyor, kanadı kırık çocuklar
Hayalsiz rüzgarlar esiyor, esinti bir ayrı soğuk
Kelimeler uçuştururum, kollarımın uzanabildiği havalara
Aşkım, Kürşat'ın kırk çerisine denk
Akın dolu, atlar koşturur saçlarımın arasında
Aşk hücum, dalmak sevgisizliğin saraylarına.
Çocukluğumun en güzel hatırası bu şiir eşliğinde uyuduğum geceler.
PERİ KIZI VE ÇOBAN HİKAYESİ
Çok eski zamanda,
– Oguz Han Hükümdarmis. –
Isitmistim Turan’da
Bir peri kizi varmis.
Bu nazli peri kizi,
Bu güzellik yildizi,
Hangi mayısta taşıdık kentlere güllerin rengini
gerçi gülistan olmadı ömrümüz, gam değil
Belki tanırdın ilk vurulanı, o gün hiç ağlamadık
hayır ağlamadık çıldırdık o gün çıldırasıya
adını çocuklarımıza verdik onun, çoğaldı
mezarlar çoğaldı o günden sonra, yetişmedi bize
öldürülecek kadar büyümüştük, öyle demişlerdi
Ve hayat öylece akıp durdu işte, akıp duruyor
Kimilerinin bakışlarına yine karlar yağmış
saçları dumanlı bir geçit sanki, dudakları lâl
Kitap yakanlar eksilmiyor, şu uçuşup duran
kırlangıç ölülerini görüyor musun kentin üstünde
Sen dostumdun benim gülünce güneşler açan
bulutlara rüzgâra suretini her akşam
her akşam bir mektup yazarım dağlar kadar
Kayıp bir adresten geliyor sesin şimdi, üşüyorsun
Unutma, dostumsun sen, nerdeysen orda ölmek
isterim