Eninde sonunda Mezopotamyalılar sıkıcı matematiksel verilerden daha fazlasını yazmaya ihtiyaç duydular.
MÖ 3000'le 2500 yılları arasında, Sümer yazı sistemine giderek daha fazla işaret eklendi ve zamanla yazı bizim bugün çivi yazısı adını verdigimiz şeye dönüştü. MÖ 2500'de çivi yazısını krallar emirler yayınlamak, rahipler kehanetlerde bulunmak, sıradan insanlar da kişisel mektuplar yazmak için kullanıyordu. Aşağı yukarı aynı tarihte Misırlılar hiyeroglif olarak bilinen başka bir tam yazı sistemi geliştirdiler. Diğer tam yazı sistemleri de MO 1200 civarında Çin'de ve MÖ 1000-500 yılları arasında Orta Amerika'da geliştirildi. Tam yazılar bu ilk merkezlerden yayılarak yeni biçimler ve yeni görevler edindiler. İnsanlar şiir, tarih kitapları, aşk hikayeleri, dramalar, kehanetler ve yemek kitapları yazmaya başladılar.
Ben dünyayı yeşil görsem sana derim ki:
"Sevdiğim bu dünya yeşil görmüyor musun?"
Sen başını kaldırır ve bakarsın:
"Sevgilim bulutlar ne biçim de yeşil!"
Ortası kırık beyaz bir gençliktir şimdi akşamlar
İnanır mısın yine de bir hamak huzuru çökmüş üzerimize
hamak huzuru bu
başıboş serseriliği temsil eder.
Öyle bir uzatmışım
Sabahattin Ali'nin kızı Filiz Ali, 1997 yılında babasından kalan sandığı Nükhet Esen'e açıyor ve içinde kelimenin tam anlamıyla bir hazine çıkıyor. Kendi el yazısıyla(çoğu Arap alfabesiyle yazılmış) yazdığı birçok hikâye, şiir, deneme yazıları, notlar ve bir yarım kalan hikâye...
Esere adı verilen "Çakıcı'nın İlk Kurşunu" en uzun hikâyesi, yarım kalan hikâye ise "Barsak"
"O Arkadaşım" ve "Bir Hakikatin Hikâyesi" adlı kısa hikâyeleri ise, uzun süre okuyanların belleğinde çıkamayacak kadar çarpıcı.
Hikâyeler hakında herhangi bir bilgi verip okuyacak olan arkadaşların heyecanına neşter vurmak istemem.
Herkese tavsiye eder, keyifli okumalar dilerim.
#SabahattinAli
#ÇakıcınınİlkKurşunu
#MehmetBaranBaykara
Yıldızlı bir gece için ağıt
“Dünyanın insana ne yapabileceğini bilsen şaşarsın” dedi incecik sesiyle. Oysa ben, dünyanın insana ne yapabileceğini sonuna, dibine kadar biliyordum.
“Boş ver şimdi böyle beylik lafları, sana bir hikaye anlatayım mı?” diye sordum. “Bayılırım iyi anlatılan hikayelere” dedi. “Bir hikayenin iyi olmasını mı tercih