TURGUT UYAR’IN “BÜYÜK SAAT”İ
M.NİHAT MALKOÇ
Kalem erbabı, ölümü tutsak eden yiğittir. Bir şair son nefesini verince değil, aslında okunmayınca ölür. Şairi öldüren şey; nefes alsa da, almasa da her halükârda yok farz edilmektir. Türk şiirinin, duruşu sessiz olsa da, gür sesli şairlerinden biriydi Turgut Uyar… İç dünyasındaki çalkantıların dış
AHMET SEZGİN’LE AŞK MEDENİYETİNE YOLCULUK…
M. NİHAT MALKOÇ
Kıymetli kalem erbabı Ahmet Sezgin’le internet marifetiyle tanıştım. İyi ki de tanışmışım. Zira “Aşk Medeniyetine Yolculuk” isimli nefis kitabından başka nasıl haberdar olabilirdim ki? Ses bayrağımız olan Türkçemizin şahikalarını görmekten mahrum kalırdım. Sağ olsunlar “fikir ve
AHMET SEZGİN’LE AŞK MEDENİYETİNE YOLCULUK…
M. NİHAT MALKOÇ
Kıymetli kalem erbabı Ahmet Sezgin’le internet marifetiyle tanıştım. İyi ki de tanışmışım. Zira “Aşk Medeniyetine Yolculuk” isimli nefis kitabından başka nasıl haberdar olabilirdim ki? Ses bayrağımız olan Türkçemizin şahikalarını görmekten mahrum kalırdım. Sağ olsunlar “fikir ve hissiyat
İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor...
İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
Tabutunuzu şairler taşıyor.Ölümden en çok onlar söz ettiler çünkü ." Yeter ki gün eksilmesin penceremden ," deseler de şair sözüdür,hayat en çok onları ürküttü .Kıldan ince bir dikkate sahip olmalıydılar kılıçtan keskin bir dil için .İnce bir zeka ve derin bir anlayışla kavrayabildiğinden marifeti şaire şair denirdi .Yoksa "Kıl " demekti "Şa'r." "Eş'âr " ve "Şuur "kıllar .İstihare ödünç verdi "inceliği " şaire.Kökü "ince ilim " dir dedi şiirin . "Şın " , "ayn " ve " râ " iki köktü .Birinden "Sebat " dalı uzandı ,diğerinden " ilim " ve "işaret. "
Kadim bir lügat fısıldadı kulağımıza : "Leyte şi'ri / Keşke şiirim ." Keşke bilseydim demekti .Hem "Şa'ire " kesin bıçak anlamına geliyor .Ne çok şey söylüyordum bu meşin ciltli.
"Şair" kelimesi " Yalancı " manasında da kullanıldı cahiliye devrinde.En güzel şiir ,en yalan şiirdi .Bu yüzden yalanladılar Hz.Peygamber'i "Şair " diyerek .Resül sustu .Cevaplarını Kur'ân-ı Kerim verdi :Biz O'na şiir öğretmedik ,buna ihtiyacı da yoktur ; O'na öğreyilen sadece apacık Kur'an dır (Yâsin ,69.) Açıklık ve kapalılık iki kutbu oldu kelamın .
Kur'an 'ın vasfı açmak şiirin vasfı örtmekti ."
Şiir ve şuur , beyanın zıddıdır, " diyordu İbnü'l -Arabî .
Yüzyıllar öncesinden çok tanıdık bir tema aslında ortadoğudaki kadim halklardan biri olan Kürtlerin uluslaşması gerektiğinden bahseden ilk aydındır Xanî. Ve nitekim degerli yapıtı Mem û Zîn de Kürtlerin uluslaşmama sorunundan da bahseder. Ve bu durumdan yakınır. Rivayet edilir ki Mem ve Zin Kürtler ve Kürdistan ı simgeler. Mem Kürdistan(Zîn) a aşık ve bir türlü ona ulaşamayan Kürt tür. Kürtlerin yüzyıllardır kutladığı ulusal bayramları olan nevrozda karşılaşmaları ise bunun en büyük kanıtıdır. Kitapta bugün için artık hiç bir değeri kalmayan ve dibine kadar yozlaşmışlık ve ihanete batan aşktan yoğun olarak bahsetmiş ve en nihayetinde beşeri aşktan ilahi aşka geçişi nakşetmiştir. İkili beyitler halinde şiir şeklinde yazılması okunmasını ve ahengini daha da eğlenceli hale getirmiş. İyi geceler
Mem û ZînEhmedê Xanî · Avesta Yayınları · 20132,205 okunma
Sen, sen olarak yok olmak zorundasın, o zaman gerçek ortaya çıkar. Gerçeğin ne olduğuna dair hiçbir fikre sahip değilsin, rüyalarında bile. Sen gerçek dışısın ve gerçek dışılıkta yaşıyorsun. Rüyalarda yaşıyorsun, uykuya dalmış vaziyettesin. Uyanışın nasıl bir şey olacağını kavrayamazsın.
Yalnızca bir tek şey söylenebilir: Bildiğin hiçbir şeyi
Zengin bilgilerle ve hikmetlerle dolu bir Cemil Meriç eserini daha okuduğum için mutlu olduğumu öncelikle belirtmek isterim. Toplamda beş ana bölümden oluşan kitap tam anlamıyla bilgi deryası. İlk kısımda Kadim Yunan'ın hak etmediği halde ne kadar yüceltildiğinden ve bizim aydınlarımızın da beslediği büyük hayranlıktan söz etmiş yazar. Bu durumu
SARAH BAARTMAN’A ŞİİR
Seni eve götürmeye geldim, hatırlar mısın bozkırı?
Yemyeşil çimeni büyük meşe ağaçlarının altındaki
Hava serindir orada güneş de yakmaz.
Bir tepenin eteğine serdim yatağını
Battaniyen çalı çırpıyla ve nane yapraklarıyla çevrili,sarı beyaz çiçeklerle kaplı
Akarsuyun şarkısı işitiliyor, çakıl taşlarının üstünden sekerek
Ve Hüvel Baki
“Aylardan Ağustos, günlerden Cuma”
Geldi “ircî” emri açıldı semâ,
Şâir veda etti iklim-i Rum’a,
Döğünsün destanlar, ağlasın şiir,
Allah Kadîm, Allah Bâkî, Allah bir.
Genç Osman ahfadından bir ulu şairin 21 Ağustos Cuma günü ecel şerbetini içtiği, resulün yaşında dar-ı fenadan dar-ı bekaaya göçtüğü, şehitler ve gazilermekam Cennat kapısını " Bismillah" deyip açtığıdır.
Aylardan Ağustos, günlerden Cuma
Geldi "irci" emri açıldı sema,
Şair deva etti iklim-i Rum'a
Düğünsün destanlar,
Konya (Ilgın) Doğumlu Hemşehrim Zülfü Livaneli. Yazar, müzisyen, siyasetçi...
Aslında kitap kapağında veya belleklerde her ne kadar "Merhamet, Zulmün Merhemi Olamaz" yazsa da beni derinden etkileyen en güzel cümle '' Ben Bir İnsandım'' kelimeleriydi. Yaşamayı hak eden bir insan... Bu güzel insanın doğup büyüdüğü bir yer de güzel olurdu