Tarih kulpsuz bir tava gibidir biz istediğimiz yerden kulbu takarız diye duymuştum. Memlekette hem islamcıların hem de kemalistlerin ortak düşündükleri konular muhakkak mevcuttur. Osmanlı son dönemine dair ortaya çıkan tartışmalarda konuşulan en mühim konulardan birisi de İttihat ve Terakki, malum. İşte bu İttihat ve Terakki hem islamcıların hem
_Kalbin yolu güzeldir ama tehlikelidir. Zihnin yolu sıradandır ama güvenlidir. Erkek en güvenli ve en kestirme yaşam tarzını seçmiştir. Kadın duyguların, hislerin, ruh hallerinin en güzel ama en sarp, en tehlikeli yolunu seçmiştir. Ve bugüne kadar dünya erkekler tarafından yönetildiği için kadınlar muazzam şekilde azap çekmiştir. O, erkeğin
Işıklı dünyanın karanlık yüzü
Dünyaya gelende vardı sebebi?
Yaşaya bilmedi amaç üretdi.
Düşünür ne yapsam daha gerekli?
Seçtiğim beni de yapsın önemli.
Beni tanısın dünyadakı insan.
Şimdi nasıl anlatayım efendim,
Lale de çiçek, kaktüs de,
Hangisine benzeteyim.
Gün batımı şarap,
İçilmez mi olmadan harap,
Gökten insen de ya Rab,
Şimdi nasıl anlatayım efendim,
Allah seni başanya erdirsin, bilmesin ki, sevgi (muhabbet) ilahi bir
makamdır. Allah onunla kendisini niteleyerek el-Vedud (Seven) diye
isimlenmiştir. Bir rivayette ise ‘el-Muhib’ adı geçer. Tevrat’ta Musa’ya
vahyedilen şeylerden biri de şudur: ‘Ey Ademoğlu! Senin hakkın için
ben sevenim. Senin üzerindeki hakkım için de sen beni sev.’ Hadiste
Başımı alır giderim demiştim hep kendime
Susmuştum, yarım kalmıştım
Tüm dünya ya nefret saçarken
Sen karşıma çıktın
Yolumu değiştirmem gerekiyordu, oysa
Güvensizlik ruhumada barındırken
Nasılda ruhuma girmeyi becerdin
Sana doğru bişey var
Bir insan bu kadar mükemmel olamaz
Haksızlık değil mi sence?
Bu kadar güzellik sende olması
Kısa bir zaman da bu kadar sevilmez insan yahu
Hep kendin kal
Ve benimle kal
Sana söylemediğim sözlerim var
Sevgi nasıl gösterilir bilmiyorum
Ama nasıl yazılır iyi bilirim
Sana dökülüyor bak kalbimdeki sözcükler
Karanlığımı Gökkuşağına cevirdin
Şiir oldun satırlarıma
En çokta yeryüzüme, gökyüzü oldun...
E.B
“Buradaki kalabalıktan bir dereceye kadar hoşlanıyor insan, nedenini bilmese bile. Üstelik her yerde bu kalabalıktan, toplumun bu kaymak tabakasından hoşlanıyorlar işte. Bu topluluktan kimseyle senli benli olmanıza da gerek yok, ama bütününe baktığımızda dünyada şimdilik daha iyi bir şey yok...”
“Hadi canım!”
“Sizinle tartışmıyorum,
Çim adam kimdir?
“O adam benim.” der üniversiteli genç.
Okurken pek çok kez yasaklı bir bahçeye adım atmışım gibi tedirgin, gözümün ucuna basa basa, bu sayfalarda gezindiğimi kimseler duymasın diye nefesimi tuta tuta okusam da, bu genç adam kartlarını açık oynuyor, olduğu gibi, kucağına defterini bırakıp gidiyor, anı günlük adı her neyse.. en
Biz Sabahattin Ali’yi daha çok öykü ve romanlarıyla tanırız. Ama o edebiyata şiirleriyle giriş yapmıştır. Yazdığı bir şiirle de kendini parmaklıklar ardında bulur. Atatürk’ün adının geçmemesiyle birlikte “Memleketten Haber” şiiriyle Cumhurbaşkanı’na ima yoluyla hakaretten bir yıla hüküm giyer. Cumhuriyet’in onuncu yılı dolayısıyla çıkarılan afla
"- Çocukları sever misin?"
"- Sevilmez mi!
Allahtan büyük ne var, demişler
çocuk var, demiş.
Öyle ya
çocuk Allah korkusunu bilebilir mi?
Bilemez.
Kim kimden korkmazsa, o ondan büyüktür.
Annen var mı senin?
-Var tabiî.
-Ne iş yapar?
-Çamaşıra gidiyor.
-Sen ne olacaksın büyüyünce?
-Ben mi? dedi.
Gözlerini gözüme kaldırdı. İkimiz de mavi mavi baktık.
-Ben, dedi, boyacı olacağım.