Bir ses daha duymaya tahammülüm yok bu aralar
Senden başkasını da almıyor zaten içim
Ama biliyorum içimde taşırken bile seni, yanımda değilsin
Hep seni kollayan, giderken ardından bakan ben oluyorum
Ben yine mahzunum, ben yine mahcup
Ve ben hep sana muhtacım Mehlika anlıyor musun?
Gözlerinle ördün gönlüme hasret ağlarını
Ne ben çözebildim, ne sen çözdün sırlarını
Olurda bir gün okursan bu şiirden sancılarımı
Pırıl pırıl gözlerine düşerse gözlerim, merak etme
Merak etme sevgilim, sana en güzel rüyalarla gelirim
Söylemiştim daha önce sağlam kaleler içerisinde değilim
Çekseler gelir, itseler düşerim aslında biliyor musun?
İsterim ki senin gözlerinden göreyim hayatı
Yeşili, maviyi, gök kubbeyi ve en çokta kendimi
Sahi beni görüyor musun sevgili?
Artık yokuşları çıkamıyorum
Bu dermansızlığın yaşımla yok bir ilgisi biliyorum
Ne olur beni anla, damla damla tükeniyorum
Seni başkalarının mısralarında okurum diye çok korkuyorum
Ah benim canım, iki gözüm, olmasa da tahtın, sultanımsın
Otuz dokuz adet şiir içeren kitap, yazar tarafından iki ayrı bölüm olarak tasarlanmıştır. İlk bölüm, “Eski Bir Şarkının Notaları” on adet şiirden oluşmaktadır. Şair bu bölümdeki şiirlerinde doğa sevgisi, aşk, çocukluk yaşantıları ve çocukluğa duyulan özlemi işlemektedir. Çocukluk yaşantılarının yetişkin yaşamındaki asıl mutluluk kaynağı olduğuna inanan şair, bu bölümdeki şiirleriyle okuyucuyu geçmişiyle barışmaya ve mutluluğunu hatırlamaya çağırmaktadır. Ayrıca çocukluğa dair düşlerin ve hayallerin gücünü yetişkin yaşamında da devam ettirdiğine inanan şair, bu görüş çerçevesinde insanları ortak bir eksende birleştirmenin yollarını aramaktadır. Lirik şiirlerden oluşan bu ilk bölüm, yaşamın özü üzerine düşündürerek ve unutulmuş sevinçleri hatırlatarak okuyucuyu duygu yüklü bir serüvene çağırmaktadır. Yirmi dokuz adet şiirden oluşan ve şairin “Ortak Hüzünlü Denklem” adını verdiği ikinci bölümde ise şair insanı insan yapan evrensel acıları konu edinmektedir. Varoluşun bu acıları deneyimlemeden tamamlanamayacağına inanan şair, özellikle travmatik olayların insanları bir araya getirici etkisine dikkat çekmektedir. Ötekini anlamanın yolunun acı deneyimler olduğunu dile getiren şair, aynı zamanda acı çeken insanın yalnızlaşıp yabancılaştığını, bu nedenle de insanlar arasında ve kişinin geçmişiyle bugünü arasında bir kopuş meydana geldiğini göstermek istemektedir. Hayatın bu bir araya gelme ve kopuş diyalektiği şeklinde yaşandığına inanan şair, şiirleriyle insanları ortak duygularda buluşmaya davet ederek sanat aracılığıyla bu kopuşa meydan okumak istemektedir.