Şairlerin "en yenicisi"... Şiirin Allah'ı.
Cansever'i bilen bilir; bilmeyen ise öğrenmeye çalışmasın. Cansever ismi de yozlaşmasın, sadece bize kalsın.
Hiçbir şaire benzemez Cansever. Yeri gelir ismini inkar eder; yeri gelir şiirini.
Onun şiiri kendi içinde dönemleri olan bir okuldur. Önce Ömer Edip Cansever adıyla yayınlar biraz Orhan Veli kokan şiirlerini. Sonra atar isminden Ömer'i ve "garip" kokan mısralarını...
"Yeni"lenir. Yeni imgeler kullanır şiirinde.
İnsanı ve insanın yalnızlığını...
İnsanı ve insanın hiçliğini...
İnsanı ve insanın yaşamamasını...
Ve zaten yaşamayanın ölümünü.
Sonra "yeni" kabuğunu da atar üstünden. Yalnızlığı kalır geriye ve kendisiyle konuşan mısraları.
Gökyüzüne yükselir Tanrılaşır. Yeni bir din göndermez belki ama vahiy gibi kutsadığımız şiirlerini yollar artık bize. Her sözü, her mısrası insan kokan, anlaşılamayan, hiçleşen, kaybolan, bulunamayan kendisiyle başbaşa kalan, kimsenin dönüp bakmadığı, yalnız bile olamayan insanları anlatan şiirleri.
O yalnızlığın Tanrısı... Hiçliğin, kimsesizliğin, aşksızlığın, bir de benim Tanrım.
Bu kitap onun yıllar sonra bile Ömer Cansever ismini ve delikanlılığında yazdığı şiirlerini görmemek için karıştırmaktan bile korktuğu degilerde yer almış ancak kitaplarına almak istemediği şiirlerden oluşuyor. "Sonrası Kalır"ın ayak sesleri.
Siz de okuyun demek isterim ama okumayın Cansever de sizlerle yozlaşmasın... Uydurma sözlerinizi onun ismiyle tamamlamayın. Bırakın o şiirin Allah'ı olarak kalsın. Bırakın o bizimle kalsın.