"BİLİMSELLİK FELSEFESİ..."
- "... Bilimsellik Felsefesi; başlangıçta yola çıkarken, aksiyom olarak doğru önvarsaydığı: “Evrende Tanrı’nın olmadığı; varsa bile işleyişe karışmadığı ve hiçbir şeyin nedeni ve faili olmadığı” inancıyla tutarlı olarak; bilimsel ifâde ve yayınlarında, “Tanrısız (ve Tanrıya dair hiçbir işaret ve delil de olmayan)” evren tasvirleri inşa eder. Bilim’in bu seküler ve lâik, hakikâtte ateizm ve inançsızlığı destekleyen bu “bilimselliği”; mâsum ve öylesine bir tercih olmayıp; Bilim’in kendisini de aşan sonuçları vardır..." (Ayhan Küflüoğlu, Metabilim: Sihrin Yapısı, izdiham.com)
Ruh buna ne kadar dayanacaktır?
- "İnsanı tutan ne vardır hayatında? Bir tek Tanrının buyruklarını dinleyen insanın kalbinden Tanrı'yı da çıkardık, artık onun hayvani arzularını nasıl dizginleyeceğiz? Kanun mu dayanır buna, polis mi dayanır? Ortada Tanrı da kalmadığına göre, o halde Tanrı'nı yerine insanı koymanın tam zamanıdır. İşte aydınlanma felsefesi diye örnek aldığımız modern hayatın da yaptığı tam tamına budur. İnsanın acizliği, yer çekimine ve kanunlara bağlı olma mecburiyeti ne kadar da sıkıcıdır. Zaten kanunlar da küçük sineklere işliyor. O halde büyük sinek olmaktan başka çaremiz yoktur. Büyük sineklerden olup bize işlememesi ama bizim işlerimizin yürümesi için başkalarına uygulanması gereken kanunları ezip geçinceye kadar mücadele etmekten başka yolu kalmamıştır şehir insanının. Amacımız Hakk da olsa batıl da olsa, insan olarak yapamıyoruz. Tanrıya gücüm yetmiyor, insan olmaya dayanamıyorum. "Sofradan doymadan kalkın" dediğimiz insana doyumsuzluğun sınırsızlığını öğrettik. Şimdi bu insan, yetinmek yerine, yaratmak peşinde. Ama ne çare ki, bırak yaratmayı, anlamaktan aciz... Zavallı şehrin insanı... zavallı... Şairin dediği gibi, "hiçbir zaman, hiçbir gerçeği, hiçbir ayetten öğrenemeyecek şehrin insanı." (Ekrem Özdemir, Zavallı Şehir İnsanı! Şehir ve Medeniyet Dergisi, Ekim 2009)
Reklam
Acaba küçük rutinlerimiz arasına bizi çevreleyen dünyayı sık sık gözlemleme alışkanlığını katıyor muyuz? Bir kuşun süzülüşünü seyretmek, Kırlangıçların cıvıltılarını, karatavuğun flütsü şarkısını duymaya zaman ayırmak, güzel dolunayı görmek için gece kalkmak…. Şiirin hayatımıza dalmasına İzin verdiğimiz an tekdüzeliği elveda deriz…
Çevremize kapalı olmamak, onunla bütün etkileşimlerimizi daha iyi hissetmek için duyularımızı, gözlerimizi, burnumuzu, kulaklarımızı keskinleştiriyor muyuz? Bir kuşun süzülüşünü seyretmek, kırlangıçların cıvıltılarını, karatavuğun flütsü şarkısını duymaya zaman ayırmak, alaca baykuş esrarlı ötüşüyle sessizliği bölerken ufukta beliren kocaman, güzel dolunayı görmek için gece kalkmak... Şiirin hayatımıza dolmasına izin verdiğimiz an, tekdüzeliğe elveda deriz.
Empati temalı Aralık ayı Hikaye etkinliği için yazılmıştır. Soğuk Havada Sıcak Bir İçecek Akşamleyin her zaman çıktığım sahil şeridindeki uzun yürüyüşlerimden birinden eve dönüyordum ki dinlenme parkının ortasındaki açık alandan geçmekte olduğum bir sırada banklardan birinden adımın seslenildiğini duydum. Bu kişi az önce sonbahar rüzgârında
MEVLANA HAKKINDA YANLIŞ BİLDİKLERİMİZ Mevlana hakkında ne biliyoruz? Önce defalarca düzeltilmesine rağmen ‘galat-ı meşhur’ haline gelen bir yanlış bilgiyle başlayalım. “Gene gel, gene gel! Her ne olursan ol, gene gel! Kâfir isen de, Mecûsî isen de, putperest isen de gene gel. Bizim dergâhımız ümitsizlik dergâhı değil; Yüz kere tövbeni
Reklam
545 öğeden 221 ile 230 arasındakiler gösteriliyor.