Küçüktüm, yeşil bir elma bile sığmıyordu avuçlarıma. Uzaklara gitmeyi istiyordum. Çok uzaklara. Yaşadığımız yerlerin bittiği yerde başlayan, geceleri bile başka türlü sevinçlerle dolu garip yerlere. Oysa dünya ben tanıdıkça gizini, hülyasını kaybetti. Gidilemeyen yerlerin huzursuz özlemi kuyunun aynasında kaldı. Ağır, taş bir kapak kapandı üzerine, uzak yerler kuyunun içinde kaldı. Mavi gözlerimde biriken ne varsa, buğulu, şiirli, hülyalı; kuyuda kaldı. Ötesine geçemediğim denizin kıyısında nasıl kaldımsa bir gün çaresiz, kırgın; uzaklar öyle gerilerde kaldı.