"ya kalbim bir gün artık çarpmazsa?" diye sordu momo.
"o vakit, senin için zaman da biter, çocuğum" diye cevapladı hora Usta. "bunu şöyle de açıklayabiliriz: zaman içinde günler, geceler, aylar ve yıllar boyunca geriye doğru giden aslında sen kendinsin. bir gün çıkıp geldiğin o sihirli kapıya doğru yaşamın boyunca geri gidiyorsun ve sonunda da yine oradan çıkıp gideceksin."
"ya öbür tarafta ne var? "
"işte orada, bazen taa içinde duyduğunu söylediğin müziği bulacaksın. ama artık sen de o müziğin içindeki bir ses olacaksın."
Tanrı bunu neden yapmıştı? Geceler uykuya, bilinçsizliğe, direnişe, her şeyi unutuşa ayrıldığına göre, onu gündüzlerden daha güzel, şafaklardan, akşamlardan daha hoş yapmak nedendi? Sonra niçin bu ağır, bu baştan çıkarıcı, bu güneşten daha şiirli, bu öylesine kapalı olduğu için gün ışığıyla aydınlatılamayacak kadar minik ve gizemli şeyleri aydınlatmaya adanmış gibi görünen yıldız gelip de karanlıkları böyle saydamlaştırıyordu?
Neden şarkıcı kuşların en beceriklisi ötekiler gibi dinlenmiyor da karanlık gecede şakıyordu?
Dünyanın üstüne atılan bu yarı perde nedendi? Yüreğindeki bu ürpertinin, ruhundaki bu coşku, vücudundaki bu bitkinliğin nedeni neydi?
İnsanların yataklarında olduklarına ve hiçbir şey görmediklerine göre bu büyüleyici güzelliğin bolluğu nedendi? Bu olağanüstü gösteri, gökyüzünden yeryüzüne serpilmiş şiirsel bolluk kimin içindi?
"Zaman içinde günler, geceler, aylar ve yıllar boyunca geriye doğru giden aslında sen kendinsin. Bir gün çıkıp geldiğin o sihirli kapıya doğru yaşamın boyunca geri gidiyorsun ve sonunda da yine oradan çıkıp gideceksin."
Şiiri biraz okuyunca direkt Ahmet Kaya'nın sesini duyuyorsunuz :D
mahûr
şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
o mahûr beste çalar müjgân’la ben ağlaşırız
gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
o mahûr beste çalar müjgân’la ben ağlaşırız
bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
gittiler akşam olmadan ortalık karardı
o mahûr beste çalar müjgân’la ben ağlaşırız
bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra
sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara
simsiyah bir teselli olur belki kalanlara
gün döndü geceler uzar hazırlık sonbahara
o mahûr beste çalar m üjgân’la ben ağlaşırız