İlk kitap, ilk cesaret ve ilklerin ölümsüz tazeliği...
Evvela, eşime ve bana ayrı ayrı kaleme aldığın o zarif notlar için tekrar teşekkür ediyoruz. Çok mutlu ettin bizi... :)
Sanırım sana ilk mektubu ben yazıyorum ve şu an bir sürprizi bozmuş bile olabilirim, gönlü kalem tutan o güzel dostlara selam olsun :)
Henâ'larımız...
Gözümüzü hayata
"Toprağın yutkunmasıdır
Benden yere
Özümün yeryüzüne
Kaçmasıdır sevmem..."
Candan canana varacak olan sevme; samimiyetin, hissedişin, içtenliğin öz ile birleşerek tevazu ile sunulmasıdır yare. Beklentisiz, riyasız, içten gelen şekliyle; tüm benliğinle..
Çünkü;
"Doğa sevmeni bekler
İster ki göveresin.."
Öncelikle hepinize güzel akşamlar dilerim dostlarım. Epey zaman oldu inceleme yapmayalı bir şiir kitabına üstelik. Çok düşündüm nasıl bir giriş yapsam diye Sevgili Cahit Sıtkı Tarancı'nın en bilindik şiirinin adı verilen bu kitabını sizlere anlatmaya. Hiç dinlenmeden ara vermeden yazmak istiyorum içimden gelen bu satırları. Zira dinlenmedikçe
”"Güneşi özledim, sonra seni
Keşke gölgesine razı bir fesleğen olaydım."
Grapon Kağıtları Didem Madak’ın ilk kitabı. 3 yıllık bir inziva mı diyelim yoksa bir kendini buluş mu bilemiyorum, böyle bir süreçte yazılmış kitaptaki şiirler. Bu zaman içerisinde yazdığı şiirleri kendisi değil canından çok sevdiği, annesinin emaneti olan kardeşi Işıl toplayıp bir dosya haline getirmiş ve Inkılap 2000 Şiir yarışmasına göndermiş ve ödül almış.
Hayatını biraz araştırdıktan sonra daha iyi anlamaya başlıyorsunuz şiirlerini. Ve genelde şiir okurken şairler için keşke daha fazla yazsaymış da okuyabilseymişiz diye geçirirken Didem Mamak için diyemiyorum.Yazdığı her şey yaşanmışlık taşıyor ve acılarını dile getiriyor. Daha çok yazmış olsaydın demek vicdanımı sızlatıyor.
Şiir severlere tavsiyemdir..
Şiirli günler 🕊
Merhaba 1K okurları!
Açık kalp ameliyatına hazır mısınız? Aşık kalpleri anestesi olmadan ameliyat ediyor da yazar. Her dize bir dikiş. Her şiir neşter kuvvetinde. İlmek ilmek sevda dikiyor delik deşik kalplere. Dağlıyor yaralarımızı. "Ya Şafi" der gibi... Akmıyorsa dizelere gözyaşlarınız, demek ki neşter darbesinden ağırdır acınız.
"Ağlayamıyorum... Gözümde yaş mı kalmadı?" diye düşünüyordum günlerdir. Bir alıntıya rasladım canım arkadaşım
Piraye'in gönderisinde. Sağolsun, "okumalısın" dedi de, beni dizelerinden daha derin kalbi olan yazarla tanıştırdı. "Okur okusun," dedi yazar. Bu sözde derin anlam var. Okusun diye yazılan var, okunsun diye yazılan var. Yaralarını işlemiş satırlara
Necat Uslu
Benzer yaralar yaralıları yarasından bağlar.
Şiirli yaralarımızda buluştuk. Kalbim, doktor görmeyen kalbim, anestezisiz ameliyat geçirdi. Bir süre komada olur. Sancısı büyük acıları yalnız yeni acılar söker. Demem o ki yazarım, ameliyat sonrası 'hasta' ziyeretine eliboş gelinmez. Siz bize yeni şiirler getirin, acılı Adana kababı niyetine. Dilimizi değil, ruhumuzu yakın. Yakın ki, kül olmuş yüreğimiz, küllerinden doğsun.
Okudum ama rafa kaldırmadım. Açar tekrar tekrar okurum. Biliyor beni bilenler. Öyle her kitabı tavsiye etmem. Önerdiğim kitabı okuyup da pişman olan olmadı çok şükür. Okuyun derim. Tabii kalbinizin takati varsa...
Keyifli okumalarınız olsun.
Sivas kongresi günlerinde Mustafa Kemal'in başını koyduğu yastık kılıfında yazılı şiir şöyledir:
"Dünyanın makamıyla gururlanıp incitme insanı
Zamanın Süleyman'ı olsan bırakırsın sarayı"
Şiir kitabına yorum yazmak zor ya, şimdi aklımdan geçenler şöyle..:
Bir şiir kitabını okudum deyip kütüphaneye kaldırmak olmaz bence. Yani güzel bir şarkıyı bir defa dinleyip "tamam beğendim" deyip bir daha dinlememeye benziyor bu durum. Evet bu kitabı okudum ama bu şiirleri daha çoook okurum. Gece evde el ayak çekilince bir iki tek eşliğinde mesela...
Ülkemizin yetiştirdiği nadir entelektüellerinden olan şairimizi, TRT2'de yayınlanan programı Zaman İçinde Yolculuk'la hatırlarım, çok kaliteliydi, özlerim...
Kelime ustası Attila İlhan, tabi şiirleri de usta işi, en derin anlamları en güzel kelimelerle buluşturmuş şair. Okuyanda, kendinden bir şeyler buldurtur şiirlerinde ve tatlı bir tebessümle, hüzünlü bırakır öylece...
Bol şiirli günler dilerim.
Ben Sana MecburumAttila İlhan · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201910,4bin okunma
Öldüğünü Kimseye Söylemedim... (Sayfa:80)
Bu güzel kadın şairin öldüğünü kimseye söylemedim, kendime bile... Şiirlerinin bittiğini, bir daha hiç yazamayacağını, onu bir daha hiç okuyamayacağımızı da söylemedim kimseye. Yeterki okumaya devam edelim diye. Yeter ki o hüzünlü kadının o hüzünlü şiirleri okunmaya devam etsin diye kimseye
Modern yaşamın ilk fark edilişi, fark eden ilk kişi:
Charles Baudelaire.
Başta Fransa'nın, Avrupa'nın ve bunun nezdinde dünyanın kapitalizmle geçirdiği dönüşüme, kendi içlerinden, Paris kendi sokaklarından bizzat şahit bir ses olarak küçük yaşta babasını yitirmesi, daha sonra üvey babası tarafından evden uzaklaştırılıp yatılı okula
Anadoluyu anlatımlarıyla içten duygular hissettiriyor. Yıllardır güneydoğuda yaşayan birisi olarak o bölgedeki yaşantıları, adetleri, isyanı ve aşkları satırlara ince ince işlemiş. Kitapta Ahmet Arif'in bazı röportajları da mevcut.
Hep şairleri ender, duygu yüklü, kelimelerin güreşçisi olarak görmekteyim. Belki herkes bir hikaye yazabilir fakat bu hikaye yazanlar 10-15 satırda yoğun bir duyguyu okuyucularına aktaran bir şiir yazamazlar genelde. Kitapları olan şair bir arkadaşımla beraber sohbet ettiğimiz zamanlarda bile yaşama bakış açısının çok farklı olduğunu hissetmekteyim. Hele ki bu Ahmed Arif'se daha baska hissettiriyor. Bol şiirli günler
Ahmed Arif sevmiş, bir Leylâ'yı, 'Zalım Leylâ' sını kendi tâbiriyle.. Sevmekten öte, çok çok sevenlerin ötesinde... Hasretinden Prangalar Çürütmüş Leylâ'sı için. Hem de mecazi bir anlamla değil. Bir değil bin kere yıkıla yıkıla.. Yüreğinde küçücük bir umut taşıyarak.. Kendi karanlık acı dolu dünyasının, kapkara odasından sızan; en ufak bir kapı