Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Emir Sultan Herkes Cennete Gitti Yıldırım Bayezid, Niğbolu zaferinde kazanılan ganimetlerle muhteşem bir mescit yaptırmak ister. Mimarlar, bugün Ulu Camii’nin bulunduğu mevkide karar kılarlar. Söz konusu arsa üzerinde evi, bahçesi olanlara, başka yerden muadil yer verilir. Hatta ceplerine birkaç kese altın sıkıştırılır, gönülleri hoş edilir. Ancak
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
Reklam
İşte şu yağmurlar, işte şu balkon, işte ben İşte şu begonya, işte yalnızlık İşte su damlacıkları, alnımda, kollarımda İşte yok oluşumdan doğan kent Hiçbir yere taşınıyorum, kendime sızıyorum yalnız Ben dediğim koskocaman bir oyuk Koltuğun üstünde, aynadaki yansıda Bir oyuk! sofada, mutfakta, yatağımda Yaşamayı tersinden kolluyorum sanki Yetişip
Yıkayıp temizleme hastalığına kadınlarda alabildiğine sık rastlanır. Böyle davrananların tümü de kadınlık rolünü üstlenmeye karşı koyanlardır; ilgili davranışlarıyla kendilerini bir tür mükemmelliğe kavuşmuş görür, her gün kendileri gibi sık sık temizliğe başvurmayan kadınlara tepeden bakarlar. Temizliğe yönelik bütün bu çabaların bilinçaltında yatan nedeni, evin canını cehenneme yollama isteğidir. Beri yandan, hastamızdaki gibi hiçbir kadında o kadar pisliğe rastlanmayacağını belirtmek isteriz. Çünkü hastamızın amacı temizlik değil, davranışının çevresindekilere vereceği rahatsızlıktı.
Say Yayınları, 12.baskı ~Kitabı okudu
Teukros bir ok daha aldı, attı tunç Tolgalı Hektor'a, yiğitçe savaşan Hektor'un alsaydı canını gemilerin yanında savaşa son verecekti. Ama uyuşmamıştı Zeus'un akıl dolu kafası, durmadan gözcülük ediyordu Hektor'a, bu onurdan yoksun etti Telamonoğlu Teukros'u, sağlam kirişini kırdı kusursuz yayının, Teukros kirişi çekerken tam, ağır tunçtan ok şaşırdı yolunu, yay da düştü Teukros’un elinden. Yiğit donakaldı, seslendi kardeşine: “Tanrı nasıl da boşa çıkarıyor bunca çabamızı, aldı attı elimden yayımı, okları sık sık uçurup götürsün diye sabahleyin bağladığım yeni kirişi kırdı.”
Sayfa 332 - 331
Ve Küçük Ağa iyi biliyordu ki, bu geçiş bölümünde birçok protokol değişmeleri olacak, bundan da kırılanlar, küsenler, hatta cephe değiştirenler çıkacaktı. Bu yorum onun için yeni değildi. Ta Ulu Cami konuşmalarında bile büyük tehlike ve zaferi önleyecek sarsıntı diye bu ihtimali belirtmeye çalışmıştı. İnsan her yerde ve her zaman insandı, gururunu, çıkarını, onurunu davadan üstün tutması sık sık görülen bir şeydi. Hele herkesin canla başla, ama gerçek mânada canla başla, canını başını ortaya koyarak çalıştığı çok yönlü bir davada bu sarsıntıyı her an beklemek gerekirdi. Çünkü herkes kendi çapında yararlı olacak, herkes karınca kararınca bir başarı yararlığını ve başarısını en önemli yarar ve başarı sayacaktı. Herkese "Yaşa, varol, sağol" denecekti, ama herkes bu deyişin kendi umduğu kadar kuvvetli çıkmadığını sanacaktı. Bu "Herkesin içine de belki küçücük müfreze kumandanları bile girecekti.
Sayfa 295Kitabı okudu
Reklam
Yıkayıp temizleme hastalığına kadınlarda alabildiğine sık rastlanır. Böyle davrananların tümü de kadınlık rolünü üstlenmeye karşı koyanlardır; ilgili davranışlarıyla kendilerini bir tür mükemmelliğe kavuşmuş görür, her gün kendileri gibi sık sık temizliğe başvurmayan kadınlara tepeden bakarlar. Temizliğe yönelik bütün bu çabaların bilinçaltında yatan nedeni, evin canını cehenneme yollama isteğidir.
Sayfa 174Kitabı okudu
Dudaklarımda hayat bulan sözlerle ona baktım. "Herkesin içinde bir yaratık vardır. Önemli olan onun zehrini kendine saklayıp iyi insanların canını yakmamaktan geçer." Aniden bir ansiklopediyi seslendiriyor gibi konuşmaya başladım. "Buna insanlıktan çıkarma denir. Mesela Hayalet olarak adlandırılan bu yabancıyı insanlar kahraman
Bunları söyledikten sonra gözleri yaşararak çekildi. Sokrates ona: “Sen bunu yapacaksın ve bunu yaptığın için kınanacak değilsin.” dedikten sonra kısa bir süre sustu. Sonra Kriton’a dönerek: “Adama söyle de ecel şerbetini getirsin.” dedi. Kriton, adamı çağırttı. Adam yanında ecel şerbeti ile içeri girdi. Sokrates onu alarak içti. Onu içerken
Sayfa 176
Burdan böyle baktığımda gömütsü ince boşluğa bilemem martılar neye göre toplanırlar bilemem dizlerim neden çözülür böylesine güçsüzleşir dolaşımı kanımın uyuşurum bunca değişken mavinin görümünde uçarım ve karşı kıyı tehdit okunu kırdıkça sunağım orasıdır pek sık çiçeklerle ve cesetlerle giderim iyice daha sunmaya... Ödünç aldım kokunu kendi tenimde, sen kokuyor yüzeyi bedenimin, her gözeneği. Açar açmaz arkı daldı bir kelebek içeri, Döndün sandım beyazı görünce, Birleştirerek tenimden yayılan koku ile uçanın sonsuzluk imgesini. Tutuyorum sevi çanını ellerimde, Vurgusu ben'e dönük, yankısı çocukluğa. Kendi ışıltısı deviniyor kendinde katlanarak doyumu töze doğru yayılıyor başkayla aramızdaki kimsesizliğe. Şimdi hayır derken sevişiyorum seviyle ben. Ağustos, 81
Reklam
1830-1850 yılları arasında çok sayıda dikkate değer şahsiyet Kaf­kasya'da boy gösterdi. Bu adamlardan bazıları, tarih sahnesinden silinmeden önce oldukça büyük roller oynadı. Bazıları, tarihin arka odasında hiç gelmeyecek sırasını bekledi. Bazıları, uçsuz bu­caksız bozkırı aşıp göğe doğru yükselen dağların gölgesinde bir­kaç saat geçirdi ve
''İnsanoğlunun oksijeni yaratamayacağı konusunda haklıydılar. Bunu sadece bitkiler ve ağaçlar başarabilirdi. Bana sık sık şöyle demişlerdi: ''Yeryüzünün canını yok ediyoruz.''..''
Sayfa 244Kitabı okudu
Yıkayıp temizleme hastalığına kadınlarda alabildiğine sık rastlanır. Böyle davrananların tümü de kadınlık rolünü üstlenmeye karşı koyanlardır; ilgili davranışlarıyla kendilerini bir tür mükemmelliğe kavuşmuş görür, her gün kendileri gibi sık sık temizliğe başvurmayan kadınlara tepeden bakarlar. Temizliğe yönelik bütün bu çabaların bilinçaltında yatan nedeni, evin canını cehenneme yollama isteğidir.
�RUVA SAVAfi'NIN N E DENi Tarihteki Onlü Çatışmanın Açıklanması Truva Savaşı olarak bilinen Akalar (çeşitli Yunan kabilelerinin ordu­ larına verilen ortak isim) ile Truvalılar arasındaki on yıllık çatışma klasik mitolojideki en ünlü olaydır. Bu, sayısız trajedilere yol açan uzun, kanlı ve yıkıcı bir savaştı. Bu savaş çeşitli savaşçıların
Sık sık, “Ya olmalı insan,” derdi “vermeli canını insan için, yahut etmemeli kalabalık dünyamıza!”
390 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.