Yusuf Atılgan Modern Türk Edebiyatının öncülerinden sayılmakta. “Acaba neden?” diye sorabilirsiniz. Kitabı okumadan bunu tam olarak anlamak imkansız gibi görünüyor; ama bir nebze de olsa açıklamaya çalışayım.
Öncelikle, anlatım metodu alışageldiğimiz edebiyat üsluplarından oldukça farklı bir teknikle yazılmış; zihin akışı metodu gerçekten ilginç,
Veba, varoluşçuluk ve absürdizmle tanıdığımız yazar Camus’ün 1947’de yazmış olduğu bir roman.
Kitapta Cezayir’in Oran kentindeyiz, bir gün modern dünyanın tüm alışagelmiş normal, tekdüze hatta sıkıcı günlerinden birinde apartmandan çıkarken ölmekte olan bir fare görmemizle başlıyor her şey. Ve sonrasında giderek şehirde artan bir fare
Bu kitap yazarın okuduğum ikinci kitabı. Yazım şekilden dolayı başlarda ilk kitabında da olduğu gibi zorlandım ama bir kaç sayfadan sonra alışmaya başladım. Bunda yazarın akıcı şekilde yazmasının da büyük etkisi olduğunu rahatlıkla söylüyebilirim. İçeriğine gelirsek okumaktan fazlasıyla keyif aldım. Ama bir o kadar da yaşanan olaylar karşısında üzüldüğümü dile getirmek isterim. Bunun nedeni ise aslında kabul etmek istemediğim gerçekleri açıkça yüzüme vurmasından kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Kitap üzerine birazcık düşününce bahsedilen körler topluluğundan pek farkımız olmadığını rahatça anlayabiliriz. Kitapta işlenen " Nasılsa görmüyor yapsam ne olacak." şekilde ilerleyen yaşam tarzı ve diktatörce tutumlar bugünümüzde de fazlasıyla mevcut ve can sıkıcı.
Herkesin okumasını öneririm şimdiden okuyacak olanlara iyi okumalar dilerim :)
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022104,3bin okunma
-Uzun zamandır beni bu kadar ezen bir kitap okumamıştım-
Kitabı kapsamlı bir şekilde kendi penceremden değerlendirmek istiyorum...
Dostoyevski 1849 yılında önce idama mahkûm edilmiş daha sonra bu idam cezası sürgüne çevrilmişti. Ağır şartlardaki hapis hayatı ve sonrasındaki zorunlu askerlikte geçirilen toplam 8 yıldan sonra Dostoyevski ağır
Kızılderili kültürünün anlatıldığı Kırmızı Papağan kitabında Kanau bir kızılderilidir ve annesi onu beyaz bir adamla olan birlikteliği sonucu dünyaya getirmiştir.
Kanau insanlar arasında kendine bir yer edinememiştir ve kendince bu sefil durumdan çıkmasının tek yolu çok zengin olmasıdır.
Başka tarafta bir teğmen birlikte olduğu bir fahişeyi
Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olan bir tanıdığım bir zamanlar demişti ki: “Edebiyatçıdan iyi bir yazar olmaz, olsa da yazdığını beğenmez ve detaylara takılır ve yazdığını da detaylara boğar.” Pek anlam verememiştim, yazarlık ve yazmayı o zamanlar daha farklı bir şekilde düşündüğüm için iyi yazarların nedense edebiyat okuduklarını da
Efsane - Deha - Şampiyon bu incelemede tüm seri hakkında yorum yapacağım ve bazı kısımlarda ister istemez spoiler verebileceğim için baştan uyarımı yapmak istedim.
Bütün seriyi okumam yaklaşık olarak 3-4 hafta sürdü.
Efsane kesinlikle çok sürükleyici bir dilde yazılmıştı. Karakterlerdeki olması gereken derinlik çok güzel verilmişti. İlk kitapta
Momos Kitap Okuma Grubu'nda bu ay Selçuk Baran'dan Bozkır Çiçekleri'ni okuduk. Edebiyatımız için bir dönüm noktası olabilecekken edebiyat tekelimiz yüzünden küstürülmüş bir yazar var bence karşımızda. Bu değerli yazarın hayatı, eğitimi, edebiyat anlayışını kısaca derledik Momos'ca. Diğer ayın kitabına ve toplantı bilgilerine