Ne olurdu, şu dünya kaşlarını hiç çatmasaydı! İnsanlara dâima gülseydi, dâima acısaydı! Her an ortaya bir acılık katmasaydı ve şekilden sekile girerek, insanı paralamasaydı! Gece gündüzün aydınlığını çalmasaydı! Nurunu talan etmeseydi! Kış, zevk ve safa bahçelerini soldurmasaydı! Sağlık kadehi, hastalık taşı ile kırılmasaydı! Korku, emniyet ve güveni hırpalamasaydı! Kullarına lütfettiği nimetlerinde bir sıkıntı olmasaydı, cömertliğinden ne eksilirdi?
"Kendi yaşayışına gelince, penceresi kuzeye bakan bir çatı katı gibi soğuktu, sıkıntı denen sessiz örümcek de karanlıkta yüreğinin dört bir köşesine ağlar örüyordu."
Doğal ihtiyaçlarımız iyice sıkıştırdığında, duyduğumuz acı ve çektiğimiz sıkıntı, bedenimizin kaldıramayacağı kadar yoğunlaştığında, içimizdeki hayvan dışarı çıkar...