Canını sıkma! Zorluğun arkası kolaylıktır.
Her şeyin bir vakti ve takdiri vardır.
Takdir sahibi, bizim halimizi şüphesiz görüyor
Bizim tedbirlerimizin üstünde Allah'ın tedbiri vardır.
Sen canini sikma, Allahü teâla senin kalbini senden iyi bilir. Gönlü taştan kati olan bu hakikati bilemez. Aski, muhabbeti olmayan kavusabilir mi? Ilmiyle ve ameliyle övüneni adam yerine koyma.
- Hicbir madde başka bir maddeye temas edemiyormuş, gecen gün bir belgeselde izledim, bizim birbirine değdiğini sandığımız maddelerin arasında bile, söylediği ölçüyü tam duyamadım ama bilmem neyin milyarda biri kadar bir mesafe kaliyormus, iki atom birbirine değerse patlarmış çünkü...
Yüzümdeki ifadeden aklıma geleni anlayıp güldü.
- O anda bile birbirimize tam değemiyoruz, dedi, sen beni becerirken bile aramızda bir mesafe kalıyor. Ben de biz sevişirken niye dünya infilak etmiyor diye merak ediyordum, meğer birbirimize değemediğimizden havaya uçmuyormuşuz.
Gerçekten mi?
- Havaya uçmadığımız mı?
- Kimsenin kimseye değmediği...
Ciddileşti.
- Gerçekten... Yeryüzünde hiçbir şey birbirine değmiyor, hiçbir insan bir diğerine dokunamıyor.
- Bunu hiç duymamıştım.
Ben de ilk defa duydum... Kimsenin kimseye dokunamadığı bir yerde bir insan bir insanı nasıl anlasın bu mümkün değil.Canını sıkma onun için, anlamayan sadece sen değilsin, hiçbir insan bir diğerini anlamıyor.
Hamza b. Amr (r.anh) anlatıyor: Allah Resûlü'nün yanından ayrılmayan Suffe ashâbının akşam yemeklerini, bazı sahabiler üstlenmişti. Bir akşam birinde, diğer akşam da diğer bir sahabinin evinde yemek yiyorlardı. Sıra, benim evimdeydi. Resûlü Ekrem'in ashâbına yemeklerini hazırladım. Ancak, o sırada yağ tulumunun ağzını bağlamamıştım. Yemeği yağın bulunduğu kabın yanına getirdim. Biraz hareket ettirince yağ dökülüverdi, dolayısıyla yemek de biraz dökülmüş oldu. Kendi kendime dedim ki: "Eyvah! Allah Resûlü'nün yemeğini elimle döktüm." Buna çok üzüldüm. Efendimiz: "Onu bana getir!" buyurdu. "Getiremem yâ Resûlallah." dedim. Arkama bir baktım ki, ne göreyim! Yağ kabından 'şıp, şıp, şıp' diye damlama sesi geliyor. Kendi kendime dedim ki: "Fazla canını sıkma, fazlası dökülmüştür, diye kabul et." Yağ kabına bakmak için kabın yanına geldiğimde gördüm ki; kap yarısından fazlasına kadar dolu. Alıp hemen Allah Resûlü'ne geldim ve durumu ona haber verdim. Efendimiz şöyle buyurdu: "Eğer o kabi kendi hâline terk etseydin, kap ağzına kadar dolardı ve sonra da kabın ağzı bağlanırdı." Bir diğer rivayette ise, "Eğer onu kendi hâline bıraksaydın, vadi dolusu yağ akardı!" buyurmuştur.
“Canını sıkma! Zorluğun arkası kolaylıktır.
Her şeyin bir vakti ve takdiri vardır.
Takdir sahibi, bizim halimizi şüphesiz görüyor.
Bizim tedbirimizin üstünde Allah’ın tedbiri vardır.”
Sıkıntılara sabret sabretmen de ancak Allah'ın yardımıyla olur. Davetini kabul etmiyorlar diye üzülme yaptıklarına bakıp canını sıkma.
Çünkü Allah takva sahipleri ile ve iyilik edip işini güzel yapanlarla beraberdir