Biraz yorgunum, kavgaları birikiyor insanın Her uzvundan ayrı ayrı taşıyor acısı zamanla Yaşımdan yorgun, yaşımdan telaşlıyım bugünlerde Kaç yaşındayım sahi saymadım, bilmiyorum Belki kırklarımdayım belki otuzlarımda Belki de doksan sene yuvarlandım bu dünyanın sırtında Hiç bilmiyorum Hayat taviz vermediği hızı ve kavgasıyla akıp gidiyor Baharın rahiyasından akıp coşan çiçeklerle hatırlıyorum lise yıllarımızı Kimimize kış, kimimize bahar olup canıyla değen babalarımızı Bu memlekette insanlar belki de en çok baba sancısıyla inliyor, en çok baba deyince aklımıza gelir çocukluğumuz Mazinin araladığı perdeden sızıyor eski günler Onlarla kavgalı onlarla sevdalı olduğumuz En çok baba yokluğunun hüsranıyla kızıyormuş zaman ayrılığın yarasını İnsan baba olunca anlıyormuş babasını
Başını eğdiğin... Küslüğün gölgesinde ağlıyor çiçekler. Düşüp kendimi incittiğim sabahlar kadar Yorgun ve uykulu kalbim... Şilan Avcı
Reklam
İyi ki Geldin! Yüreğimin zarif acısı Şimdi bu şehir, adının incesiyle gülümsüyor kuşlara Basıp geçtiğin yollar, dokunduğun duvarlar… Her yer şarkı söylüyor. Kimyası değişiyor gökteki yıldızların. Parlıyor aklımdaki kuyruklu uçurtmalar. Şimdi her evin gölgesinde bir avuç su kalbim. Yüzünü yıkıyor göçüp gitmiş babalar. Ağzını uzatıp yudumluyor, terlemiş şen çocuklar. İyi ki geldin bak! Şimdi bu şehir çocuk, bu şehir baba, bu şehir aşk…
Şehrin kirli saçlı kederi ve efsunlu bir öğlen güneşiyle çağlıyor Kanlı Dere.. İçinde et bırakmış, can bırakmış bir şiir gibi adın. yarama sardığım peygamber çiçeği kokusu ve suyun ince belinden tutmuş bir sevda korkusu.. Başını eğdiğin küslüğün gölgesinde ağlıyor çiçekler. düşüp kendimi incittiğim sabahlar kadar yorgun ve uykulu kalbim. gecenin rengi kara.. canımda tuttuğum, tuz ve yara..
(Tuz ve Yara)
Silan Avcı
Giderken kızdığımız her şey nasıl da anlamını yitiriyor. Geriye sadece hüznü kalıyor mazinin. Avuçlarımızda tuttuğumuz acının tozuyla el sallıyoruz birbirimize. Havaya karışan seslerimiz, sevinçlerimiz, kederlerimizle yıkanıyor yolculuğumuz. Sesi hiç dinmiyor kulaklarımızda, Büyüyüp kalbimizde çağlayan o anne dualarının. Herkes bir hoşçakal kadar yalnız, Herkes bir veda kadar kimsesiz duruyor kapısında zamanın.
GİTME Gecenin karanlık kucağına bırakma beni! Taş duvar her yer, Bütün şehir yalın ayak, Kimsesiz güvercinler, Gitme! Kanatsız yaralı bir kuşum yokluğunda, Nereye çarpsam yüzün, Nereye dönsem sevda yüklü bu hüzün Gitme!.. Sarı çocuklarını döker koynundan ağaçlar… mevsimler küser, yıldızlar üşür…gitme… Yalnız bir ardıç gölgesi olur yaralı kalbim güneşler söner, gölgeler büyür.. zarif bir hüzün çöreklenir şehrin üstüne.. gitme, yüzümden sarkar külleri şehrin.. bir yangın yeri olur maraşta hüznüm.. ŞİLAN AVCI
Reklam
Tuz ve Yara Şehrin kirli saçlı kederi ve efsunlu bir öğlen güneşiyle çağlıyor Kanlı Dere.. İçinde et bırakmış, can bırakmış bir şiir gibi adın. yarama sardığım peygamber çiçeği kokusu ve suyun ince belinden tutmuş bir sevda korkusu.. Başını eğdiğin küslüğün gölgesinde ağlıyor çiçekler. düşüp kendimi incittiğim sabahlar kadar yorgun ve uykulu kalbim. gecenin rengi kara.. canımda tuttuğum, tuz ve yara.. Şilan Avcı
694 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.