Bu bir kaybet-kaybet durumuydu. Krediler sınırlı olduğundan insanlar yeni girişimler finanse edemiyordu. Çok az sayıda yeni işyeri olduğu için ekonomi büyümüyor, ekonomi büyümediği için de insanlar hiç büyümeyeceğini düşünüyordu; elinde sermayesi olanlar da kredi vermeye yanaşmıyordu. Böylelikle durağanlık beklentisi gerçeğe dönüşüyordu.