10.02.2023 Doğumumuzun, ten rengimizin, ailemizin, coğrafyamızın ve ölümümüzün seçimleri bizim elimizde olmadığı, yani bunların kader olduğu gibi doğal afetler de kaderdir, deprem de kaderdir. Fakat yıkımların fazla olmasına kader diyemeyiz bize verilen akıl ve iradeyi kadere giden yollarda iyi kullanmalıyız. Nasıl ki emek vermeden ekmek alamayız işte bunda da tedbir almadan olumlu sonuçlar bekleyemeyiz. Böylesine acı günlerde suçu direkt başkalarına atmak da pek bir olumlu sonuç getirmiyor gördüğümüz gibi olan yine bizim bedenimize, ruh sağlığımıza oluyor. Maalesef çürük bir elma gibiyiz ne kadar kamufle etmeye çalışsak da çürüklerimiz görünüyor.. Bizim şu an tek yapmamız gereken evreni yaratan sonsuz varlığa dayanıp bolca dua etmek. Evet size garanti verebilirim dua mucizeler getirir nasıl ki bu felaketin beşinci gününde enkazdan canlı çıkan on günlük bebek gibi.. çünkü insanın elinden bir süre sonra bir şey gelmiyorsa tamamen dua'ya yaslanmak müthiş bir şey.. Madde ötesi olan, sınırları aşan Allah'a dayanmalıyız, silkelenmeliyiz, kendimize gelmeliyiz. Evlerimizi, stok yaptığımız eşyaları, tamamen dünyevi şeylere hapsolunan akıl ve fikirlerimizi düşünelim bi? Çünkü hepsini ardımızda bırakarak firladık sokağa, muhtaç kaldık suya ve ekmeğe.. şimdi her şey o kadar boş geliyor ki.. elimizde kalan iyilikler bizi kurtarıyor, enkazdan çıkan nefesler bizi mutlu ediyor. Şimdi her şey bambaşka bir boyutta. Allah'a emanetiz..
İnsan Üzerine
“Bu dünyada her şey insan içindir” sözüne katılırım doğrusu. Gerçekten de öyledir çünkü yeryüzünde aklını kullanabilen yegâne varlık insanoğlundan başkası değildir. İnsan, yeni şeyler keşfeder ve bu keşfettiği şeylere yeni anlamlar yükler. Bu, binlerce yıldır böyledir ve bu şekilde devam etmek zorundadır belki de... Aslında dünyayı bir
Reklam
·
Puan vermedi
silkelenmeliyiz
Atatürkü tanımam. Böyle kitaplarda anlattıkları kadar biliyorum. Yine böyle biyografilerinden aşinayım. Söylenenler doğruysa 20-25 yılı cephede geçmiş. Binlerce kişiyle ölüme yürümüş. Siper kazmış, at binmiş, kılıç kuşanmış, süngü takıp yere yatmış, kuzey afrikada kabile ayaklandırmış, düşman hattının arkasına sızmış, taarruz planlamış, anadoludan adam toplayıp yunan kahvehanesine dalmış... bir sürü gerçek iş. Gerçek eylem. Uzaydan biri izlese bile görür. Laf değil yani. Ona atar yaptı buna tutar yaptı değil. gerçek oluşlar. Anlatılanların ötesinde de bakıyorum, nutuk yazmış. bugün tüm meclisi toplayın, tüm kuvvet komutanlarını ucuca dizin, Nutukun bir bölümünü yazamazlar. neden yazamazlar? çünkü laf dışında bir icraatleri yok hayatları boyunca. O onu dedi, bu bunu söyledi. o ılımlı islamcıymış, beriki ılımsız kürtçüymüş, diğeri türklüğünden ödün vermezmiş... laf. ortada zerre icraat yok. elle tutulur bir tane eylem yok. kendine kürtçü diyenle kendine türkçü diyeni ayıran bir tane rutin yok. biri kafede oturup tablet okşuyor, diğeri de kafede oturup tablet okşuyor. Ama sorsan biri laik diğeri dindar, biri sosyalist diğeri liberal. sahte diplomayla doktorluk yapanları kınıyoruz ama hepimiz kendimize sahte bir isim verip öyleymiş gibi davranıyoruz. türkçü kürtçü dindar laikçi islamcı vs hepsi uydurmadır arkadaşlar. adımın önüne dr. yazmak beni ne kadar doktor yapıyorsa laikçiyim diye kafa ütülemek veya dindarım diye övünmek de beni o kadar farklı yapar.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Gazi Mustafa Kemal Atatürkİlber Ortaylı · Kronik Kitap · 201811,3bin okunma
Resim