Ağıt*
Her şey güzeldi bir zaman, çok önce
Şehirler, insanlar, güneş deniz
Mutluluğumu görebilirdiniz
Çökmeseydi içime bu son gece
Her şey bir anda bitmeseydi, yazık
Olmasaydı gençliğime aptalca
Belki de o yerlere varırdık
O uzak dağlara ulu: koskoca
Orada her şey değişirdi belki
Açardı umutlarımız bakarsın
Ateş rengi, kan rengi güller gibi
Toprağında kim bilir hangi aşkın
Oysa şimdi nerdeyiz, neyiz bak
Her umut belirtisinden uzağız
O sevilmiş gözlerde saf ve berrak
Bir ayna bile yok bakacağımız
Annemin sessiz geceleri için!
Kaşan şehrindenim
Fena sayılmaz halim,
Bir lokma ekmeğim var, biraz aklım,
İğne ucu kadar da zevkim.
Annem var, ağaç yaprağından daha güzel,
Dostlar, akan sudan daha iyi
Ve Allah, burada yakındadır,
Bazen şunu diyoruz kendi kendimize:
İşte bu bizim hayatımız.
Bak işte, biz buyuz,
bunları yaptık.
Şimdi nerdeyiz?
Ben de şunu diyorum kendime:
Jestlerimi harcadım, artık jest kalmadı.
Jestlerle hayat sürmüyor.
Net olmak lâzım.
Her şey güzeldi bir zaman, çok önce
Şehirler, insanlar, güneş deniz
Mutluluğumu görebilirdiniz
Çökmeseydi içime bu son gece
Her şey bir anda bitmeseydi, yazık
Olmasaydı gençliğime aptalca
Belki de o yerlere varırdık
Her şey güzeldi bir zaman, çok önce
Şehirler, insanlar, güneş deniz
Mutluluğumu görebilirdiniz
Çökmeseydi içime bu son gece
Her şey bir anda bitmeseydi, yazık
Olmasaydı gençliğime aptalca
Belki de o yerlere varırdık
NE çok etkiler bizi kuşun çığlığı. ..
Bir zamanlar yaratılmış olan bir çığlık.
Ama çocuklar şimdi dışarda oynarken,
çığlık atıyorlar gerçek çığlıklar arasından.
Haykırıyorlar tesadüfü. Ara mekanlarında
bunun, bu evrenin, (oralarda o sağlıklı
kuş çığlığı duyulur, insanlar rüyada gibi -)
sürdürürler kendi haykırışlarının darbelerini.
Eyvah, nerdeyiz biz? Hep daha da özgür,
benzeriz başıboş bırakılmış uçurtmalara
koşturuyoruz yarı yukarıda, gülüşlerin uçlarında,
* suyun ayak sesi
* annemin sessiz geceleri için!
*
* kaşan şehrindenim
* fena sayılmaz halim,
* bir lokma ekmeğim var, biraz aklım,
* iğne ucu kadar da zevkim.
* annem var, ağaç yaprağından daha güzel,
Pirinç tanelerine çizdiğimiz kral resimleri bizi kurtaramadı
Ne de Babil'deki asma bahçeleri
Hakkını veremedik alınterimizin suçluyuz Har vurup
Akıllı bir maymun olmaktan öteye gidemedik Şimdi bu kördövüşünde yenildikse suç bizim Geç anladık zavallılığımızı
Her şeyi bu sağır göklerden bekledik yıllardır harman savurduk ömrümüzü
Bizi kimseler inandıramadı ölüme
Bize kimseler öğretmedi insanlığımızı
Kim kurdu bu düzeni, nerdeyiz?
Bu tekerlekler nasıl dönüyor boşlukta
Bu umutlar, bu dualar, bu kahrolası hayaller Nasıl bunca yıldır barındırdı bizi
Bu katı yürekli topraklar
Bu gülünç mezar taşları
Ölümler ölümler ölümler
Ölümlerden beter yalnızlığımız
Bu macera ne zaman bitecek söyleyin Söyleyin ne zaman aydınlanacak
Bu karanlık alınyazımız