Ne Gelir Elimizden Insan Olmaktan Başka
Ne çıkar siz bizi anlamasanız da Evet, siz bizi anlamasanız da ne çıkar Eh, yani ne çıkar siz bizi anlamasanız da. Hiçbir şey! Kadınlar geçtiği o kadın kokusu anlarında Yıkanmış, mayhoş ve taranmış duygularıyla Dönüşür içimizde az menekşe, bir sarmaşık Menekşe, hadi neyse, mor deriz sarmaşıklara Mor deriz, mor bilinir çünkü, bir yandan güneşler
Sayfa 247 - Kimlik dediğim!Kitabı okuyor
Ama O Benim En İyi Arkadaşım..
Gitmek dediğin şey, sen bir tren ya da bir otobüs camından dışarı bakarken bir kaç ev bir kaç ağaç ve bir kaç elektrik direğinin kalkıp yürümesi değil mi ? Bir kaç ağaç yürüyor yanım sıra. Bir ev yürüyor. Balkonunda bir kadın sabah güneşine karşı bebeğini emziriyor. Sol omzundan bebeğin beline kadar uzanan bir yazma örtmüş. Biz yazma deriz ince
Reklam
738 syf.
·
Puan vermedi
·
19 günde okudu
Selam Haruki Murakami “Zemberekkuşu’nun Güncesi” Orijinal adı “Necimaki-dori Kuronikuru” Çeviri (Fransızcadan) Nihal Önal Tür (Tartışmaya açık) Sayfa sayısı 740 Ortalama okuma süresi: 20 saat 55 dakika Okuduktan neredeyse bir buçuk sene sonra yazdığımdan, ille unuttuğum ayrıntılar vardır. Şimdiden affınıza sığınıyorum, yakın zamanda okumayı
Zemberekkuşu'nun Güncesi
Zemberekkuşu'nun GüncesiHaruki Murakami · Doğan Kitap · 20122,422 okunma
En beğendiğiniz cümle hangisi oldu?
İnsana hissettikleri ağır gelir mi? Hani bazen diyoruz ki yorgunum, hayırdır sırtında yük mü taşıdın diye cevap veriyor karşı taraf. Bu yorgunluğun öyle bir yorgunluk olmadığını bir türlü anlatamıyoruz. Hayatta yaşadığımız olayların ruhsal olarak bizi nasıl yorduğunu dillendiremiyoruz. O ruhsal yorgunluk içimizde bir his olarak kalıyor. Peki insan
316 syf.
8/10 puan verdi
"Okuduğum bütün romanlar sahici bir başlangıçla bitsin istedim." ‎ Romanın bitiş cümlesiyle başlamak istedim ben de. Bitmemiş, bitememiş bir roman.. Ve 'belki de hiç bitmeyecek hayatlar' kapılarını aralıyor bu iki kapağın arasındaki 316 sayfada bize.Kitabı okurken inceleme metni oluşturmak gibi bir düşüncem yoktu; ancak karakterlere
Üç Beş Kişi
Üç Beş KişiAdalet Ağaoğlu · Everest Yayınları · 2014333 okunma
BU KADINLARIN ÇIĞLIKLARINI DUYUN! (Sema Maraşlı) On sekiz yaş altında evlenmenin cezasını çeken genç kadınlar onlar. Severek isteyerek düğünle dernekle evlendikleri kocaları hapiste, gerçek tecavüzcülerle aynı koğuştu yatıyor. Onlar da dışarıda babasız büyütmek zorunda kaldıkları çocukları ile hayat mücadelesi veriyorlar. Kocaları hapiste
Reklam
Ne Gelir Elimizden İnsan Olmaktan Başka?
Ne çıkar siz bizi anlamasanız da Evet, siz bizi anlamasanız da ne çıkar Eh, yani ne çıkar siz bizi anlamasanız da. Hiçbir şey! Kadınlar geçtiği o kadın kokusu anlarında Yıkanmış, mayhoş ve taranmış duygularıyla Dönüşür içimizde az menekşe, bir sarmaşık Menekşe, hadi neyse, mor deriz sarmaşıklara Mor deriz, mor bilinir çünkü, bir yandan güneşler
362 syf.
10/10 puan verdi
Kürekleri hazırlayın arkadaşlar. Hani okuduğumuz kitaplarda ağzına kürek sapıyla vurulası karakterler olur ya… Hani elimize verseler bir çırpıda parça pinçik edeceklerimizden… Bildiniz değil mi? İşte tam da onlardan biri Alper. Oysa Alper’i ne çok seviyoruz yeni tanıştığımızda. Hoş çocuk, sırım gibi bir delikanlı ve bıçkın bir polis. Efendi de
Sinem
SinemCem Bostan · Kitapyurdu Dogrudan Yayincilik · 2020100 okunma
Pardon/Gökhan Özcan
Pardon, sizi ne zaman karşımda görsem elim kolum birbirine dolanıyor. Sonra saatlerce kendimi çözmeye çalışıyorum. Pardon, ben sizin yazdığınız bütün kitapları okudum ve inanın çok yoruldum. Lütfen kitap yazmaya biraz ara verir misiniz? Pardon, beni hatırlamadınız değil mi? Ben de sizi hatırlamadım! O halde lüzumsuz yere kucaklaşmayalım
DOĞAN CÜCELOĞLU'NDAN BÜTÜN ANNE BABALARIN VE ÖĞRETMENLERİN OKUMASI GEREKEN BİR HİKAYE Bir gün seminere başlamadan önce kısa boylu güler yüzlü birisi geldi, Hocam elinizi öpmek istiyorum, dedi. Ben el öptürmekten pek hoşlanmadığım için, yanaktan öpüşelim, dedim, öpüştük. Aramızda şöyle bir konuşma yer aldı: - Hayrola, neden elimi öpmek istedin? -
Reklam
İNSANIN ANAVATANI ÇOCUKLUĞUDUR
Bir gün seminere başlamadan önce kısa boylu güler yüzlü birisi geldi, Hocam elinizi öpmek istiyorum, dedi. Ben el öptürmekten pek hoşlanmadığım için, yanaktan öpüşelim, dedim, öpüştük. Aramızda şöyle bir konuşma yer aldı: - Hayrola, neden elimi öpmek istedin? - Hocam, üç yıl önce sizin bir seminerinize katıldım. Hayatım değişti. O
SON DANS -1 O eve hiç gitmek istemiyordum. Yine de ayaklarım sürüklüyordu beni. Yol boyunca öylesine değişik duygularla yürüdüm ki. Sanki bir şey olsun, bir şey olsun da beni yolumdan alıkoysun istedim. Zaten bir süredir kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Yorgunum. Hiçbir yere sığamıyorum. Bir boşluktayım sanki. Boğulduğumu, nefes alamadığımı
Leyla ile Mecnun
Halka haber ver. Yarın meydanda kazan kuracak ve herkese çorba dağıtacağım. Toplansınlar, gelsinler.  Bunu duyan halk, ertesi gün büyük bir heyecan ve sevinç içinde, söylenen yere akın etmiş. Kiminin elinde tas, kiminde tencere, kiminde kova… Herkes, daha fazla çorba almak sevdâsıyla, toplanmış meydana. Gelenler, kazanın önünde sıraya girmişler.
Shakespeare, Moliere
_İnsan nasıl canını kurtarmak için kaçarsa bir ayıdan, ben de öyle kaçıyorum karım olduğunu iddia eden o karıdan. Ben artık kendimin değilim. Ben bir eşeğim. Bir kadının kocasıyım. Üstümde hak iddia eden kadına aitim. Siz nasıl atınız üstünde hak iddia ediyorsanız o da benim üstümde öyle. Bir hayvana sahip çıkar gibi istiyor beni. Hani beni bir
Lütfen okuyun !!!
DOĞAN CÜCELOĞLU'NDAN BÜTÜN ANNE BABALARIN VE ÖĞRETMENLERİN OKUMASI GEREKEN BİR HİKAYE Bir gün seminere başlamadan önce kısa boylu güler yüzlü birisi geldi, Hocam elinizi öpmek istiyorum, dedi. Ben el öptürmekten pek hoşlanmadığım için, yanaktan öpüşelim, dedim, öpüştük. Aramızda şöyle bir konuşma yer aldı: - Hayrola, neden elimi öpmek istedin? -
Resim