_Tanrı, ilk ateisttir. Ateistler
_Tanrı, ilk masondur. Masonlar
_Orospu çocuğu. Marques de Sade
_Herkesin tanrısı kendine benzer. Yamyamların tanrısı bir yamyam; savaşçıların tanrısı bir savaşçı; hırsızların tanrısı hırsız; aşıklarınki de aşk tanrısı olacaktır. Ralph Emerson
_Trakyalılara göre tanrı, sarışın ve mavi gözlüdür. Öküzlerin elleri
_Sık ve çok gülmek, zeki insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmak, dürüst eleştirilerin takdirine layık olmak ve yanlış arkadaşların ihanetlerine katlanabilmek, güzelliği takdir edebilmek, başkalarındaki en iyiyi bulabilmek, sağlıklı bir çocuk, bahçelik bir arazi ya da daha iyi duruma getirilmiş bir sosyal durum yoluyla bu dünyayı
- "(...)Çoğu zaman öyle gibi görünüyor. Harp ve değişiklik içinde teknolojinin prensip aradığı ve prensiplerin bombalarla ifâde edildiği bir dünyada filozofların söyledikleri değil, söylemedikleri şeyler ürkütücüdür. Mantık tersine dönünce, ihtiraslar serbest bırakılınca, önemli meseleler artınca, insanlar kendilerine istikamet gösterilmesi için ilim adamlarına, psikiyatri mütehassıslarına, sosyologlara, politikacılara, tarihçi ve gazetecilere, kısacası an’anevî yol gösterici olan filozoftan başka herkese başvururlar. Bugün, ilâhiyatçılar insanlara filozoftan daha yakındırlar. Çok kimse, insanlık tarihinde felsefenin artık kıymetini kaybettiğine inanmaktadır. Bir zamanlar bütün ilimler felsefenin hükümranlığı altındaydı. Fakat ilimler, fizikten psikolojiye kadar, yavaş yavaş ayrıldılar ve başlı başlarına birer vahdet hâline geldiler. En önemlisi, bir zamandan beri felsefenin kendisi de geçmişine ve an’anevî vazifesine karşı isyan hâlindedir. Bu isyanın ifâde ettiği entelektüel temizlik belki de lüzumluydu. Fakat ne var ki, şimdiki felsefe insanlarla değil, kendi meseleleriyle meşgul olmakta ve hayat hakkında değil, felsefe hakkında felsefe yapmaktadır…”
- " (...) Çoğu zaman öyle gibi görünüyor. Harp ve değişiklik içinde teknolojinin prensip aradığı ve prensiplerin bombalarla ifâde edildiği bir dünyada filozofların söyledikleri değil, söylemedikleri şeyler ürkütücüdür. Mantık tersine dönünce, ihtiraslar serbest bırakılınca, önemli meseleler artınca, insanlar kendilerine istikamet gösterilmesi için ilim adamlarına, psikiyatri mütehassıslarına, sosyologlara, politikacılara, tarihçi ve gazetecilere, kısacası an’anevî yol gösterici olan filozoftan başka herkese başvururlar. Bugün, ilâhiyatçılar insanlara filozoftan daha yakındırlar. Çok kimse, insanlık tarihinde felsefenin artık kıymetini kaybettiğine inanmaktadır. Bir zamanlar bütün ilimler felsefenin hükümranlığı altındaydı. Fakat ilimler, fizikten psikolojiye kadar, yavaş yavaş ayrıldılar ve başlı başlarına birer vahdet hâline geldiler. En önemlisi, bir zamandan beri felsefenin kendisi de geçmişine ve an’anevî vazifesine karşı isyan hâlindedir. Bu isyanın ifâde ettiği entelektüel temizlik belki de lüzumluydu. Fakat ne var ki, şimdiki felsefe insanlarla değil, kendi meseleleriyle meşgul olmakta ve hayat hakkında değil, felsefe hakkında felsefe yapmaktadır…”
Keşke şimdiki genç akademisyenleri bir an için o yıllara götürebilseydim de şu anda ne büyük nimetler içerisinde olduklarını onlara yakînen gösterebilseydim.
Şimdiki bazı ilahiyatçıların tarifini bir zamanlar Ord. Prof. Ali Fuat BAŞGİL bir cümle ile şöyle özetlemiş:
• Mezhep imamı olan İmam-ı Malik Hazretleri'ne 40 soru sorulmuş, 36 tanesine “bilmiyorum” cevabını verdiği halde ilahiyat 2. Sınıf talebesinin altından kalkamadığı mesele yok. Demek o yüzden mezhep beğendiremiyoruz.
• 66 yaşında hapis
Adını bilmediği ama künyesiyle tanıdığı Ebû Hanife'nin binlerce talebesi olup, bunların kırk kadarı müctehid mertebesine ulaşmış olduğu halde bizim ilahiyat hazırlık talebesi Nisa Nur, İmam-ı Azam’ın içtihadlarına kafa tutuyor. Utanmıyor. Çünkü o mutlu.
İlahiyat 4. Sınıf öğrencisi Özgürcan’ın okumaya vakit bulamadığı kitapları derleyen, toplayan,
Adını bilmediği ama künyesiyle tanıdığı Ebû Hanife'nin binlerce talebesi olup, bunların kırk kadarı müctehid mertebesine ulaşmış olduğu halde bizim ilahiyat hazırlık talebesi Nisa Nur, İmam-ı Azam’ın içtihadlarına kafa tutuyor. Utanmıyor. Çünkü o mutlu.
İlahiyat 4. Sınıf öğrencisi Özgürcan’ın okumaya vakit bulamadığı kitapları derleyen,