Düşün hayatta ne olacağı belirlenmiş bir şey olarak nasıl başladığımızı düşünün toprağa
ekilmiş bir ağaç tohumu gibi arkasından büyürüz büyürüz ve ilk başta gövdeye dönüşürüz. Ama sonra bu ağaçtan yaşamamız olan ağaçtan dalları çıkar. Gövdeden farklı yüksekliklerde ayrılan onca dalı düşünün dalların çoğu zaman farklı yönlere doğru giden başka dallara ayrılışını düşünün dalların farklı dallara dönüşmesini O dalların da daha ince dallara ayrılmasını düşünün aynı daldan çıkan ince dalların uçlarını hepsinin nasıl da ayrı yönlere doğru gittiğini düşünün yaşam da daha büyük bir ölçekte aynı şeydir günün her anında yeni dallar çıkarır bizim bakış açımızdan hepimizin bakış açısından bu bir süreklilik gibi görünür her bir dal yalnızca tek bir yolunu gitmiştir ama her zaman başka ince dallar da vardır başka şimdilerde vardır geçmişe farklı yönlere gitmiş olsanız çok farklı olacak başka Hayatlar. ......
Bir zamanlar şiddetli bir sofu iken şimdilerde ihtiraslı bir ateistti. İncelediği tüm sanatçılarla kendini, okuduğu tüm kitaplarla da yaşamını özdeşleştirirdi. Oyunculuk yeteneğine karşın, tamamen özgün bir kişilikti.
BİZİM EVE GEL, SANA ŞEKER VEREYİM
Başlıktaki sözler 40'lı, 50'li yıllarda ABD'de çalınıp söylenen popüler bir şarkının girişinde yer alıyor (C'mon my house, I'll give you candy). Birinin aklını çelmek için ona şeker teklif etmek daha yeni duyduğumuz veya duyunca "aman ne kadar ilginç" diyebileceğimiz bir şey değil. Bunu ben de herkes kadar biliyorum. Kitle kültüründe orijinalite üstün bir değere sahip değil zaten. Popüler kültür demek bir bakıma harc-ı âlem anlayış alanı demektir. Biz bir zamanların bu popüler şarkısını şimdilerde doğurduğunu varsaydığımız iktisadi, sosyal, stratejik sonuçlar dolayısıyla hatırladık ve biz yaştaki gençlere hatırlatalım dedik. "Bizim eve gel, sana şeker vereyim." şarkısının önemi yaşadığımız günler bakımından şöyle ifade edilebilir: Bu şarkıyla yetişen ve yaşıtlarını şekerle aldatmayı ilke edinmiş Amerikan çocukları büyüyünce siyaset sahnesine çıkıp ulusal çizgilerini yakın uzak herkese "Bizim kafese gir, sana insan hakları vereyim." şarkısı söyleyerek belirliyorlar.
Şimdilerde otuz, otuz beş dolardan aza benzinciden çıkamıyorsun, elli dolarlık banknotla ödeme yapmak kimseye garip gelmiyor. O dönemde işler farklı, insanların dikkatini çekmemelisin. Yirmilikten büyük banknotlar insanların kafasında soru işareti uyandıracaktır.
Şimdilerde akıllı denen insanlar,aslında göstermelik olarak bilge gibi duruyorlar.Bu yüzden,aptallardan daha kötü durumdalar.Aptal,duruşundan belli olur.