Biyolojide biz insanlar dahil tüm maymunsu canlıları bir araya toplayan sınıfa "Primatlar" adını veriyoruz. Primatlar; insanlar, maymunlar, insansı maymunlar ve diğer maymun benzeri canlılar olmak üzere 300'den fazla canlı türünün ortak adıdır.
"Eğer sen, senden dönüşebilirsen, hiç olursun." Bizim kültür. Ne demektir hiç olmak? Yok olmak, kaybolmak değil; her şeyi ihata edebilecek potansiyeli dokunmak demek!
Hayatımızın ana omurgası açısından rutinden kaçınmak, kaosu hayatımıza davet edip onu kullanmanın yollarını öğrenmek, yaşam ustalığı için önemli fırsatlar sunabilir.
Tekrarlı davranışlar bizim konfor alanımızı oluşturur. Ancak bunların hayatımızın tümünü kaplaması halinde, zaman içinde "konfor çürümesi" denen durumla karşılaşmak da kaçınılmaz olacaktır.
Bilimsel bilginin ve bunun hayata dair sonuçlarının mesleği bilim olmayan insanlarla paylaşılması, anlaşılır bir dille yeniden üretilmesi, günümüz bilim insanının da en önemli sorumluluğudur.
Ne kadar insan olabildiğimizí sürekli izleyebilmemiz için güzel bir kıstas var: Uğradığımız yahut haberdar olduğumuz zulme karşı nasıl bir "ilk" duruş sergiliyoruz? Zulme karşı nasıl bir refleksler dizisine sahibiz? Ne kadar "insanca", ne kadar "beşerce" tepki üretiyoruz? Zulme karşı duruşumuz, ne kadar "insan"olduğumuzun en açık göstergelerinden birisidir.
Biz bu dünyaya sadece "iyi hissetmek" için gelmedik; aksine, ne olursa olsun "iyice hissetmek " için geldik.
İster olumlu ister olumsuz olsun, tüm duygular hayatın vazgeçilmezleridir ve olumsuz olanları uyuşturan her şey, bizi eninde sonunda kendine esir eder.
"Ben" dediğimiz şey büyük oranda yapay bir algıdır. Hayat, insan için "ben" senin o başlangıç fikrini genişletme işlevine sahip olabilecek benzersiz bir maceradır. Kendimizi ve benliğimizi genişletmezsek dünyaya hep o dar başlangıç penceresinden bakmak zorunda kalırız. Bu daracık sınırlar içinde ise ne yaparsak yapalım, gerçekliği ve gerçek kendimizi hakkıyla anlamamız belki de hiç mümkün olmaz.