şu illet sınav haftasında o kadar ilgilenemedim ki burayla sinir krizi eşiğine geldim, kafamı dağıtan bir tek burası vardı malum. allahım hani dilciler rahat takılıyordu, neler oluyor, ne biçim bir yere, ne biçim bir zamana düştüm ben imdatlarım olsun. e bana bu var denmedi????
...?...?/1989...
Kendini haddinden fazla duyumsadığı için acıya ve korkuyuda haddinden fazla duyarlı arkadaşım için, burası tam bir cehennemdi. Her şeyiyle farklıydı Ankara'dan. Çok kültürlü, birçok etnik gruptan oluşan, bu etnik grupların bir nevi kabileci bir tutumla diğerleriyle arasına sınırlar koyarak birbirinden ayrıştığı, etnik
"Takvimin zamanı dondurduğunu söylerler
Kafesin dışında bir kafes var derler
Teller duvarı sarmışken uçmamı beklerler
Benim uçmaya kanadım mı var"
Hikaye şöyle başlamıştı:
2022 yılı sınav haftasında bir gece, derslerden bunalmış olan iki arkadaş olarak birbirimize durum bildirimi yapıyorduk. Arkadaşım "Bana çaresizliğin resmini çizer misin Selma?" mesajını attı ve ödev dışında her şeyi yapmaya hazır olan ben, başladım resmi çizmeye. :) Resim tamamlandı, üzerine konuşuldu ve yıllar sonra arkadaşım yüksek lisans tezini ekfrasis üzerinden yapmaya karar verdi. Ekfrasis onun şiirlerini ve benim resimlerimi bir araya getirmeye başlamıştı. "Çaresizliğin Resmi" tabii ki bunun dışında kalamazdı.
Ve bugün (yani 26 Ocak 2024 günü) elinde tasarımı bana ait, metinleri arkadaş grubumuzdan olan dergimizin baskısını almış olarak yanıma geldi. Arka kapakta ilk ekfrasis çalışmamız...
Ardından bu akşam Davutpaşa Medresesi'nde düzenlenen şiir gecesinde ekrana yansıtılmış olan çizimimin önünde, yazdığı şiirini okudu. Tüm şiir severlerle birlikte resim ve şiir üzerine uzun uzun konuştuk. 🌸
Nasıl içinden çıkılmaz bir ruh hâliyle çıktığımız yol buralara vardı bilmiyorum. Hatta o esnada yola çıkmakta olduğumuzu dahi bilmiyordum. :)
- bu ileti kendine ebeveynlik hikayesidir-
Bugun gitmek icin kendimi zorladigim, ne oldugunu pek de anlayamadigim entegresyon kursum vardi.
Hafta bir olan kursun ilk haftasinda gec kaldim. Gec kalmamak icin paylasimli bisiklet kiralasamda gec kalmaktan kurtulamadim. Ustelik bisiklet boyuma uygun olmadigi ve hava cok soguk oldugu icin tehlikeli
Bu kitabın serisini sınav haftasında olmama rağmen bir haftada bitirmiş bulunmaktayım. Bu kitap hayatımda okuduğum tüm wattpad tarzı kitapların arasından en en en en güzel olanıydı. Beni öyle bir içine çekti ki bir dakika okumadan duramıyordum. Tabii bu kimisi için değişkenlik gösterebilir çünkü bazı arkadaşlarımı bu kitap hiç sarmadı, yarıda
Sınav haftasında olduğumuz için bu hafta öğrencilerimizle bir kaynaşma etkinliği düzenledik. Ufacık bedenlerde ne ressamlar ne sanatkarlar ne sporcular tanıdım. Her biri keşfedilmeyi bekleyen birer cevher idi. Onlara ne yapmaktan hoşlandıklarını sorduğumda gözlerinin içinin nasıl parladığını keşke görebilseydiniz. O parlaklıkta ümit ve mutluluğun
puan konusunda çok kararsız kaldım 7-6-5 arasında bir yükselip düştüm sürekli ama 6 iyi gibi. kitaba kafam doluyken başladığım için mi bilmiyorum ama kendimi vermem çok zor oldu dünyasına girebilmem başlarda güçtü. yine de zamanla ısındım ve okudukça daha çok keyif almaya başladım. karakterleri çok olmasada sevdiğimi söyleyebilirim özellikle başta
Herkese yeniden merhaba. Bu sıcak günlerde neler yapıyorsunuz? Ben sınav haftasında olduğum için okuma hızımı kaybettim. Ama
Yine de Bir Şansımız Olmalı adlı öykü kitabı tam zamanında yetişti bana. Içerisinde bulunun on altı öykü farklı yaşamlara pencere açmamı sağladı. Her öykü birbirinden değerliydi, her okurun kendinden bir şey bulacağı bir kitap. Öykü okumayı seven herkese rahatlıkla tavsiye edebilirim.
Haliyle on altı öykü olunca hangisinden bahsedeceğini şaşırıyor insan. Ben bazı alıntılar bırakacağım çünkü öyküleri tek tek anlatırsam bana göre hiçbir anlamı olmaz. Çünkü her okur kendi penceresinden bakıp ders çıkarmalı. Yazarın kalemini sevdim, betimlemeleri sayesinde kendinizi olaya çok çabuk adapte edebiliyorsunuz, bu bile bir artıdır bana göre. Neyse canlar kitapla ve sevgiyle kalın.
Öncelikle kitabı diğer yorum yapan kişilerden daha çok sevdiğimi (sanırım) söyleyerek başlamak istiyorum.
Kitaptan beklentim; sınav haftasında beni yormayacak, okurken eğleneceğim, yazarı bana sevdirmesini umduğum bir kitapla karşılaşmaktı. Beklentilerimi karşıladı hatta üstüne çıktığını bile söyleyebilirim.
Ben, bu tarz kitapları çok fazla okuyunca ya da üst üste okuyunca bir noktada aynılaşmaya başladıklarını hissediyorum. Ama bu kitap önceki okuduklarımla karşılaştırdığımda karakterlerin hislerini bana daha iyi geçirdi diyebilirim.
Kitapta iki arkadaşın ilişkisinin arkadaşlıktan romantizme ilerleyen yolculuğunu okuyoruz. Ve tabi ki endişelerini, birbirlerine karşı hissettikleri sevginin bozulmaması için ne kadar uğraştıklarını... Bu şekilde birçok duyguyu 'Evet bu durumda gerçekten bunlar hissedilir' şeklinde okudum en azından ben.
Kimilerine geçmiş anlatıları sıkıcı gelmiş, ben sıkılmadım ama anlaşılabilir bir durum bence.
Ve çevirisinden rahatsız olan da çok kişi olmuş sanırım. Beni o kadar rahatsız etmedi açıkçası, öyle olduğu durumlarda kitabın İngilizcesini tercih ediyorum zaten.
Merak ediyorsanız beklentinizi çok yüksek tutmadan en azından birkaç sayfasını inceleyip karar verebilirsiniz diye düşünüyorum. Herkese iyi okumalar.