romantik devrimci tüm sorunların çözüldüğü bir dünya hayal ederken aslında pek de farkına varmadan tanrının elindeki sınav aygıtlarını yok etmeye yeltenmektedir oysa isterseniz en ideal sistemi kurun devlet hukuk din para toplum eğitim sağlık budünyada hemen her alanda sorun çıkmaya devam edecektir çünkü burası cennet değildir imtihan dünyasıdır ... fakat tabi bu yaklaşım sorunları görmezden geleceğimiz anlamına asla gelmiyor dünyadaki bütün haksızlıklarla yolsuzluklarla zulümlerle mücadele etmek onurlu bir insanın temel görevidir fakat delirmemek çözülmemek dağılmamak yıkılmamak için budünyanın bir imtihan yurdu olduğunu unutmamamız gerekiyor
İnsanın “yüksek performans” ölçütü okul yahut sınav notları değildir, olamaz. Zira eğitim sistemi, insani gelişime uygun tasarlanmış bir sistemle işlemez.
Reklam
Merakın,teccesüsüsün önünün açılmadığı, sorgulamanın,kurulu düzene itirazın kolaylaştırılmadığı bir eğitimin kime ne faydası olabilir bilmiyorum. Kısa dönem belleğine olabildiğince çok test sorusu alan gençlerin "başarılı" sayıldığı bir sınav sistemi, sadece elverişli robotlar üretir.
Bütüncül bir eğitime ulaşmanın önündeki en önemli engellerden biri, çocuklara iyi bir gelecek sağlayacağı varsayımıyla, sınav sonuçları ve çocukları seçkin okulları yerleştirme takıntısıdır.
Sınav, çocuğun neye çalışacağını kontrol eder. Çocuk kendi ilgisine (iç motivasyonuna) göre değil, sınavın içeriğine göre çalışır. Zaten sınavdan sonra da, asla eski konulara geri dön- mez. Neden? Çünkü gerek yoktur. Oradan bir daha soru çıkmaz. Ama çocuk sınav (kontrol) için değil de, merak ya da ilgileri (iç motivasyon) için öğrenseydi, konuların sınavda çıkıp çıkmamasının bir önemi olmazdı. Eğer çocukların kendi değerlendirmelerine fırsat tanınabilseydi, öğrenciler öğrendikçe eski konularla bağlantıları kurmak için geçmiş konulara tekrar dönerlerdi. Maalesef eğitim sistemi- mizdeki not ve sınav, iç motivasyonu tamamen öldürmektedir.
“Stalin döneminde, gizli polisin sorgu memurlarının girdikleri son sınav konusunu hiç duydun mu?” “Sanırım hayır.” “Adamları kare şeklinde bir odaya koyarlardı. Odada hiçbir özelliği olmayan küçük bir iskemle olurdu yalnızca. Sonra üstleri şöyle emrederdi: O iskemleye, gerekli itirafı ettirip raporunuzu yazın. O zamana kadar da odadan çıkmayın.” “Oldukça gerçeküstü bir öykü.” “Hayır, değil. Bu gerçeküstü öykü falan değil. Sonuna kadar gerçekçi bir öykü. Stalin böylesine saplantılı bir sistemi gerçekten oluşturarak görevde kaldığı süre boyunca yaklaşık 10 milyon kişinin ölmesine neden oldu. Çoğu, onun yoldaşlarıydı. Biz gerçekten böyle bir dünyada yaşıyoruz. Bunu aklına kazısan iyi olur.”
Reklam
Maalesef eğitim sistemimizdeki not ve sınav,iç motivasyonu tamamen öldürür
1) Ahlak en iyi siyaset midir? 2) Emek insanları ayrıştırır mı? 3) 1. Göktürk Devleti döneminde Budizmi kabul ederek bu dinin halk arasında yayılmasını sağlamaya çalıştığı için tepki çeken hükümler aşağıdakilerden hangisidir? ... İlk iki soru Fransa'da yapılan liseyi bitirme sınavı baklavoryadan alınmıştır. Son soru ise 2019 yılı üniversite giriş sınavı sorusudur. Bir yanda sadece bilgi düzeyinde, ezbere dayalı sınav sistemi; bir diğer yanda ön öğrenmelerden yola çıkan, analize yer veren sınav sistemi....
Sayfa 38 - RENKLERİNİ SOLDURDUĞUMUZ ÇOCUKLAR
İnsanın “yüksek performans” ölçütü okul yahut sınav notları değildir, olamaz. Zira eğitim sistemi, insanî gelişime uygun tasarlanmış bir sistemle işlemez.
Okul
“İnsanın ‘yüksek performans’ ölçütü okul yahut sınav notları değildir, olamaz. Zira eğitim sistemi, insani gelişime uygun tasarlanmış bir sistemle işlemez.”
Reklam
Bi yerden tanıdık geldi...
"Dershaneye gitmek için bu yaş çok erken değil mi? Daha on yaşındalar." "Aslında bu benim büyük grubum.Derse gelen yaşça daha küçük öğrencilerimde var.Maalesef Kore'de böyle. Eğitim sistemi çok ağır, çocuklar okula başlar başlamaz sınav telaşına giriyorlar, eğitim için büyük paralar harcanıyor.Hatta çoğu aile, çocuğuna iyi bir eğitim veremeyeceğini düşündüğü için çocuk yapmıyor. Sınav stresinden rahatsızlanan, sağlığına zarar verenlerden bahsetmiyorum bile. Sabahtan gecelere kadar süren uzun ders saatlerinde, en uygun üniversiteye gitme yarışından, mezun olunca işsiz kalma korkusundan nasıl etkilenmesinler, değil mi?"
Sayfa 160Kitabı okudu
Ödül, insanları kontrol ederek, iç motivasyonu zayıflatır. İnsanlar kendi seçtikleri işleri, iç motivasyonla, kendilerine empoze edilen işleri dış motivasyonla yapar. Ayni șsekilde denetleme, değerlendirme, hedef verme, yanıştırma, cezalandırma gibi tüm kontrol mekanizmaları iç motivasyonu olumsuz etkiler. Kontrol mekanizmasıyla iş yapan insanlar, kontrol mekanizması ortadan kalkınca o işi yapmayı bırakır. Türkiye'de denetleme ve kontrol mekanizmaları daha çok kullanılmaktadır. Bu sebeple okullarda çocuklar, işyerlerinde çalışanlar veya sporcular denetleme ortadan kalkınca çalışmayı birakır...! Hedef verme, başarıyı artınır. Çalışanlara ve çocuklara hedef vermek gerekir ama olumsuz tarafda bilinmelidir. Kişi hedefe ulaştıktan sonra çalşmayı bırakır. Ama hedefi gelişmek olan insan, çalışmayı bırakmaz...! Not ve sinav sistemi de bir çeșit değerlendirme aracıdir ve iç motivasyonu öldürür... Geribildirim, kontrol mekanizması olmadığı, gelişime odakladığı için motivasyonu artınır. Gerçek uzmanlar veya dâhiler not değil, geribildirim almışlardir. Ödül, aracı araca dönüștürür. Ödülle ödev ya- pan çocuk, ödevi araç, ödülü amaç olarak gö- rür. Hatta çocuk ödevi ödüle engel olarak görerek ödevden soğur.
Eğitim ve İngiliz Dili
Oxford'da verdiğim konuşmanın ardından genç bir İngiliz bir İnternet sitesinde şöyle yazmıştı: "İngiltere, bağımsızlık için gerekli olan aracı Hindistan'a temin etmiştir. Modern demokrasi, bir anayasa ve insan haklarının teminat altında olduğu kendi kendini yönetme fikirlerini Hindistan'a yurtdışında tahsil görmüş
Yüksek öğrenimin yanlışlıklarından, yanlış sınav sis­teminden daha fazla bahsetmenin anlamı yok. Bütün sis­temi üzerinde taşıyan "mihenk taşını" keşfetmeniz yeterli. Mihenk taşı bilimin doğasını, bilimsel bakış açısını, araş­tırmacının gerçek değerini, bilimin genç kuşaklara nasıl aktarılacağını öğretebilmektir.
Birçok Türk öğrencinin başına gelmiştir ancak gene de an latmadan duramayacağım. Georgetown'daki ilk dönemimde her derste her hafta bir kitap okutulmasına çok şaşırmıştım. Asis­tanlık görevleri, ödevler, kaynak taraması ve sınav okumaları ile altından kalkması güç bir yük oluşturuyordu bu. Ta ki kimsenin aslında bazen çok spesifik konular üzerine eğilen bu kitapları baştan sona okumadığını, derste tartışmak üzere problematik ve argümanlarını anlayacak biçimde göz gezdirmenin yeterli oldu­ ğunu fark edene kadar. Hakikaten de iyi yazılmış bir monografın giriş ve sonuç kısımlarının yanı sıra, aradaki bölümlerin başında ve sonunda argümanların özetlendiği yerleri okumak yeterli olabilir. Eğer direkt araştırma konunuzla alakalı değilse bu tip bir okuma birçok değişik alanda literatürde ne olup bit­tiğini anlamanıza, sahaya kuşbakışı bir bakış atmanıza imkan sağlayacaktır. Başka bir deyişle bir Akdeniz tarihçisinin Patagon­ ya'daki yerlilerin hükümet tarafından hangi zorlamalara maruz bırakıldığını ya da Amerika'daki bizonların neslinin nasıl tüken­ diğini tüm ayrıntılarıyla bilmesi gerekmeyebilir. Gene İç Asya steplerindeki boyların birbirleriyle ve Çin'le giriştiği sayısız mü­ cadele, Trent Konsili'nde ilahiyatçılar arasında geçen tartışmalar, Mançuların askeri ve siyasi gücünün temeli "sancak sistemi" ya da Büyük Petro'nun maketlerle yaptırdığı savaş oyunları üzerine her detaya hakim olmasına da gerek yoktur. Ana argümanı an­laması işini görecektir.
310 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.